Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, TMO’nun 2021 yılı faaliyetlerine ve gelecek yıla dair planlarına ait yaptığı değerlendirmede hububatta stok ve arz güvenliği açısından rastgele bir problemin bulunmadığına dikkat çekti.
TMO’nun bilhassa hububat ve bakliyat piyasalarında düzenleyici, istikrarı sağlayıcı rolü olduğuna dikkati çeken Güldal, COVID-19 salgını ve kuraklığın kesimde kıymetli ölçüde tesirli olduğunu lisana getirdi.
Ziraî üretimin devam ettiği fakat kuraklık ötürüsıyla rekolte kayıplarının yaşandığı bir yılın geride bırakıldığını belirten Güldal, Türkiye’de kuraklıktan dolayı yüzde 30’a varan kayıplar yaşandığını ve üreticilerin maliyetlerinin yükseldiğini söylemiş oldu.
Artan maliyetleri ve kuraklık tesirini dikkate alarak alım fiyatları deklare ettiklarına işaret eden Güldal, “2021 yılı hasat periyodu başlangıcı olan mayısta hububat alım tutarlarımızı üreticilerimizin beklentilerine göre yüzde 36 artırarak deklare ettik. O devirde 2 bin 250 lira ekmeklik buğday, 2 bin 450 lira makarnalık buğday için alım fiyatı deklare ettik. Kuraklığın etkisinin belirginleşmesiyle birlikte piyasada bu meblağların üzerinde üretici lehine fiyatların geliştiğini görüyoruz.” diye konuştu.
Güldal, TMO’nun bakılırsavlerinden birisinin de üreticileri üretim devrinde korumak kollamak, tüketim periyodunda de tüm halkın besin güvenliği için önlem almak olduğunu vurgulayarak, bunun için TMO’nun stoklarına daima destek yapıldığını tabir etti. Güldal, “Geldiğimiz gün prestijiyle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye’de hububat üretiminde her ne kadar olumsuz etkilerden dolayı azalma olsa da stok ve arz güvenliği açısından rastgele bir badire kelam konusu değildir.” dedi.
“Yağışlardaki artış ziraî üretimi olumlu etkiledi”
Güldal, TMO olarak ekim periyodunda yeni hasat periyodunun hazırlıklarını yaptıklarını belirterek şunları kaydetti: “Ekim ve kasım aylarında daima şu bildirisi verdik, olağan olarak girdi fiyatları yükseldi, tohum, gübre, ilaç mazot üzere kimi girdilerin meblağlarında yükselişler kelam konusu oldu. Gelecek yıl da üretimi etkileyen tüm maliyet ögelerini hesaba katarak buğday, arpa ve öbür tarım mamüllerinin alım meblağlarını açıklayacağız, ilan edeceğiz ve o fiyatlar üzerinden de alım yapma taahhüdünde bulunacağız. ötürüsıyla üreticilerimizin maliyetlerinin artmasından dolayı mamüllerinin bedelinin azalacağı yahut kıymetini bulamayacağı üzere bir telaşa kapılmalarına gerek yoktur.”
Türkiye’de bu yıl 2021 yılı sonbahar ekiliş periyodunda tarım yerlerinin tamamının hububat için ekildiğini ve bakliyat için planladığını lisana getiren Güldal, şöyleki dedi: “Yani ziraî üretimde üretici boyutunda üretimden kaçmak, kaçınmak üzere bir durum kelam konusu değil. Tahminen bir ölçü gübre az kullanıldı, tahminen bir ölçü girdilerden tasarruf etmeye çalışıldı fakat Türkiye’de hazine yerleri dahil şimdi tüm topraklar ve tarım yerleri ekilmek üzere üreticilerimiz tarafınca planlanmıştır. Güzel haber de şudur, geçen sene bu periyotlarda, yani ekim, kasım aylarında ziraî üretimin tohumlarının tarlaya atıldığı devirden itibaren aralık ortalarına kadar baktığımızda alınan yağışın daha fazlasını bu sene Türkiye’nin 4’te 3’ü almış durumda. Bu, uzun yıllar ortalamasının altında lakin geçen seneye bakılırsa yüzde 30-40 daha fazla. Bu şunu gösteriyor, ekilen hububat tohumları çimlenme, yeşerme ve kendini göstermeye başladı. Geçen sene bu aylarda bu tabloyu bu türlü görmemiştik. ötürüsıyla ekim periyotlarını mukayese edersek geçen dönemden daha âlâ durumda olduğumuzu söz edebiliyoruz.”
TMO’nun bilhassa hububat ve bakliyat piyasalarında düzenleyici, istikrarı sağlayıcı rolü olduğuna dikkati çeken Güldal, COVID-19 salgını ve kuraklığın kesimde kıymetli ölçüde tesirli olduğunu lisana getirdi.
Ziraî üretimin devam ettiği fakat kuraklık ötürüsıyla rekolte kayıplarının yaşandığı bir yılın geride bırakıldığını belirten Güldal, Türkiye’de kuraklıktan dolayı yüzde 30’a varan kayıplar yaşandığını ve üreticilerin maliyetlerinin yükseldiğini söylemiş oldu.
Artan maliyetleri ve kuraklık tesirini dikkate alarak alım fiyatları deklare ettiklarına işaret eden Güldal, “2021 yılı hasat periyodu başlangıcı olan mayısta hububat alım tutarlarımızı üreticilerimizin beklentilerine göre yüzde 36 artırarak deklare ettik. O devirde 2 bin 250 lira ekmeklik buğday, 2 bin 450 lira makarnalık buğday için alım fiyatı deklare ettik. Kuraklığın etkisinin belirginleşmesiyle birlikte piyasada bu meblağların üzerinde üretici lehine fiyatların geliştiğini görüyoruz.” diye konuştu.
Güldal, TMO’nun bakılırsavlerinden birisinin de üreticileri üretim devrinde korumak kollamak, tüketim periyodunda de tüm halkın besin güvenliği için önlem almak olduğunu vurgulayarak, bunun için TMO’nun stoklarına daima destek yapıldığını tabir etti. Güldal, “Geldiğimiz gün prestijiyle şunu rahatlıkla söyleyebiliriz, Türkiye’de hububat üretiminde her ne kadar olumsuz etkilerden dolayı azalma olsa da stok ve arz güvenliği açısından rastgele bir badire kelam konusu değildir.” dedi.
“Yağışlardaki artış ziraî üretimi olumlu etkiledi”
Güldal, TMO olarak ekim periyodunda yeni hasat periyodunun hazırlıklarını yaptıklarını belirterek şunları kaydetti: “Ekim ve kasım aylarında daima şu bildirisi verdik, olağan olarak girdi fiyatları yükseldi, tohum, gübre, ilaç mazot üzere kimi girdilerin meblağlarında yükselişler kelam konusu oldu. Gelecek yıl da üretimi etkileyen tüm maliyet ögelerini hesaba katarak buğday, arpa ve öbür tarım mamüllerinin alım meblağlarını açıklayacağız, ilan edeceğiz ve o fiyatlar üzerinden de alım yapma taahhüdünde bulunacağız. ötürüsıyla üreticilerimizin maliyetlerinin artmasından dolayı mamüllerinin bedelinin azalacağı yahut kıymetini bulamayacağı üzere bir telaşa kapılmalarına gerek yoktur.”
Türkiye’de bu yıl 2021 yılı sonbahar ekiliş periyodunda tarım yerlerinin tamamının hububat için ekildiğini ve bakliyat için planladığını lisana getiren Güldal, şöyleki dedi: “Yani ziraî üretimde üretici boyutunda üretimden kaçmak, kaçınmak üzere bir durum kelam konusu değil. Tahminen bir ölçü gübre az kullanıldı, tahminen bir ölçü girdilerden tasarruf etmeye çalışıldı fakat Türkiye’de hazine yerleri dahil şimdi tüm topraklar ve tarım yerleri ekilmek üzere üreticilerimiz tarafınca planlanmıştır. Güzel haber de şudur, geçen sene bu periyotlarda, yani ekim, kasım aylarında ziraî üretimin tohumlarının tarlaya atıldığı devirden itibaren aralık ortalarına kadar baktığımızda alınan yağışın daha fazlasını bu sene Türkiye’nin 4’te 3’ü almış durumda. Bu, uzun yıllar ortalamasının altında lakin geçen seneye bakılırsa yüzde 30-40 daha fazla. Bu şunu gösteriyor, ekilen hububat tohumları çimlenme, yeşerme ve kendini göstermeye başladı. Geçen sene bu aylarda bu tabloyu bu türlü görmemiştik. ötürüsıyla ekim periyotlarını mukayese edersek geçen dönemden daha âlâ durumda olduğumuzu söz edebiliyoruz.”