Sahur bitimi imsak mı güneş mi ?

Ask

New member
Sahur Bitimi İmsak Mi, Güneş Mi? Bir Hikâye Üzerinden Düşünceler

Herkese merhaba! Bugün sizlere sahur vaktiyle ilgili çok kafa karıştırıcı bir soruyu, bir hikâye üzerinden anlatmak istiyorum. Her Ramazan ayında, "Sahur bitimi imsaka mı, güneşe mi dikkat etmeliyim?" diye sorular soran biri olarak, hep kafamda bu konuya dair bir fikir vardı. Gelin, hep birlikte bu soruyu bir hikâye ile keşfe çıkalım.

Bazen hayatın küçük soruları, aslında en büyük derinlikleri barındırır. İşte bu hikaye, bu tür bir derinliği arayan bir çiftin, sabahın ilk ışıklarıyla yaşadığı bir anı anlatacak.

Bölüm 1: İki Farklı Yaklaşım – Kadir ve Ayşe’nin Hikâyesi

Kadir, sabahın ilk ışıklarıyla uyanan bir adamdı. Her zaman çözüm odaklıydı, saatlerce uykusuz kalmak bile, ona sadece bir problem gibi görünürdü. Sahurunu yedi, çayı içti ve hızlıca günün planını yapmaya başladı. Bu sabah, Ramazan’ın ilk sahuruydu ve Kadir, imsaktan önce yemek yediğinden emin olmak istiyordu. Ama imsak saati ile güneşin doğuş saati arasındaki fark, her yıl kafasını karıştırırdı.

Kadir, bu sorunun basit bir şey olduğunu düşündü. "İmsak saati nedir ki?" diye geçirdi içinden. Bir telefon açtı ve internetten imsaka dair bilgileri hızlıca araştırmaya koyuldu. Her şeyin mantıklı olduğunu düşünüyordu. “İmsak, sabah namazının başlangıcı, o zaman yemeyi bırakmalıyım.”

Ancak Ayşe, Kadir’in aksine biraz daha farklı bir bakış açısına sahipti. Ramazan’ın her sabahı, sadece fiziksel değil, duygusal bir anlam taşıyordu. Ayşe, sadece bir zaman dilimi olarak değil, bu kutsal ayın verdiği anlamı daha derinlemesine hissediyordu. "İmsak ile güneş arasındaki fark çok ince," diye düşündü. “Sadece bir saatin farkı, bu kadar önemli olabilir mi? Belki de her şey zamanın ötesinde bir anlam taşıyor. Güneşi görmek, sahuru tamamlamak… Belki bu, biraz daha anlamlı olur.”

Ayşe'nin yaklaşımı, yalnızca stratejik bir bakış açısından daha fazlasını içeriyordu. Güneşin doğuşuyla birleşen sahur, onun için bir bağ kurma anıydı. Hem doğanın döngüsüyle hem de insanın ruhsal yolculuğuyla ilgili bir şeydi bu. Kadir, bu bakış açısını pek anlamamıştı, ama Ayşe’nin gözlerindeki huzur, ona bir şeyler öğretecekti.

Bölüm 2: İki Farklı Perspektif – Zamanın Çözümü

Kadir, Ayşe'nin daha duygusal ve empatik bakış açısını hemen kabul etmedi. O, bir problemi çözmek için mantıklı ve somut verilere odaklanırdı. “Zamanın anlamı, net bir şekilde belirlenmeli” diyordu. "Sahur, imsaktan önce mi bitmeli, yoksa güneş doğmadan mı?"

Ayşe, Kadir'in bu yaklaşımını seviyor ve ona saygı duyuyordu. Ama her şeyin yalnızca çözüm odaklı bakılmadığını biliyordu. Ayşe, sabah namazının ve sahurun sadece bir saat meselesi olmadığını, insanların bir araya gelip paylaştıkları anın bir anlam taşıdığını düşünüyordu. Onun için imsaktan önce yemek yemek, sadece bir kural değildi; ruhsal bir hazırlıktı. Ama güneş doğarken içini hissettiği huzur, onu manevi olarak daha da güçlendiriyordu. Kadir'in aradığı çözümün ötesinde bir şeyler vardı.

Bir sabah, Kadir bu ikilemde bir çözüm bulmak için Ayşe ile konuştu. “Belki de ikisini birleştirip, her ikisinin de anlamını bulmalıyız,” dedi. Ayşe gülümsedi, çünkü Kadir, çözüm arayışında bazen duygusal anlamı gözden kaçırsa da, bir noktada onun yaklaşımını anlıyordu.

Bölüm 3: Birlikte Karar Verme – Ayşe’nin Empatik Bakışı

Ayşe’nin bakış açısı, Kadir’in anlamaya başladığı bir şeydi: “Zaman sadece bir sayacın gösterdiği şey değil, biz onu nasıl deneyimlediğimizle şekillenir.” Ayşe, her sabah vaktiyle ilgili kararlarını, zamana karşı bir empatiyle verirken, kişisel bir bağ kuruyordu. Kadir, bu bakış açısının gücünü yavaşça fark etmeye başladı.

Bir akşam, sahur bitiminde, Ayşe güneşi izlemenin neden bu kadar özel olduğunu açıklamak için Kadir’e şöyle dedi: “Bazen bir şeyin zamanı, içsel bir farkındalık yaratmak için geldiği andır. Güneşin doğuşu, bir yenilenme, bir umut. İmsak, tabii ki çok önemli ama belki de her şeyin doğallığıyla buluştuğu an, güneşin doğuşudur.”

Kadir, Ayşe’nin söylediklerine derin bir şekilde kulak verdi. O da kabul etti ki, her şeyin stratejik ve mantıklı bir yaklaşım değil, aynı zamanda hislerle şekillenen bir yönü vardı. İmsak saatine doğru yaklaşırken, sabahın serinliğinde, sadece bir saatlik fark değil, bu zaman diliminde yaşadıkları bir anlam taşıyor gibiydi.

Bölüm 4: Zamanın Ötesinde – Birlikte Hissetmek

Bir sabah, ikisi de sahura kalktıklarında, Ayşe ve Kadir farklı bir duygu içindeydiler. Kadir, imsaktan önce yemek yiyerek, bir çözüm bulmuştu, ancak Ayşe’nin bakış açısındaki duygusal derinliği de hissedebiliyordu. Birlikte güneşi izlerken, sadece fiziksel anlamda değil, ruhsal bir yenilenme yaşıyorlardı.

Ayşe, gözlerini güneşin doğan ışıklarına kapayarak, “Bazen, zamanı çok mantıklı düşünmek değil, doğru hissederek yaşamak daha değerli olur,” dedi.

Kadir, Ayşe’nin elini tutarak, “Bunu şimdi daha iyi anlıyorum,” dedi. “Sadece çözüm odaklı düşünmek bazen doğru yolu görmek için yetmeyebilir. Zamanın ötesinde bir şeyler var, hissetmek gerek.”

Sizin Görüşünüz?

Hikaye boyunca Kadir ve Ayşe’nin farklı bakış açılarını ve toplumda genellikle karşılaştığımız çözüm odaklı ve empatik yaklaşımları gördük. Peki sizce bu sorunun cevabı nedir? Sahur bitimi, imsaktan mı önce olmalı, yoksa güneşi görmek mi daha doğru? İkisinin de bir anlamı var mı, yoksa birinin diğerine üstün olduğu bir durum söz konusu mu?

Hadi, bu konuda sizlerin görüşlerini paylaşalım!
 
Üst