Ulusal para okçu Yiğit Caner Aydın’ın ömür azmi ve spor tutkusunun dünyadaki her türlü zorluğu aşabileceğinin delili olan, son altı ayını dünya çapında beş madalyayla taçlandırdığı kıssası, birebir durumdaki tüm insanlara yol gösteren gerçek bir kıssa olma özelliği barındırıyor.
Üniversitede geçirdiği kaza daha sonrası hayatta kalma talihinin yüzde yirmi olduğu söylenmesine karşın yaşama tutunan bir öğrenci, uzun bir tedavi sürecinin akabinde güzelleşip okçuluk sporuna yöneldi ve dünya şampiyonluklarıyla biten başarılara koştu.
Ulusal para okçu Yiğit Caner Aydın (29) acı, umut, memnunluk ve muvaffakiyetle dolu son 10 yılının kıssasını AA muhabiriyle paylaştı.
– “Yoğun bakımda o ömür gayretini kazandım”
İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Kısmı 3. sınıfta okurken 2013 yılında bir kaza geçirdiğini anlatan Aydın, arkadaşını ziyaret etmek için gittiği Beşiktaş’taki özel bir üniversitenin bahçesinde otururken başına bir stant devrildiğini, boyun omurunun kırıldığını ve boyun düzeyinde omurilik faydalanması geçirdiğini söylemiş oldu.
Elleri ve göğüs altından itibaren bütün bedeninin denetimini kaybettiğini, ameliyata girmedilk evvel hekimlerin yüzde yirmilik bir hayat ihtimali verdiklerini kaydeden Aydın, “Ben ağır bakımda o ömür uğraşını kazandım. Yaklaşık altı gün ağır bakımda, daha sonrasında sekiz ay hastanede yattım ve iki-üç yıllık bir fizik tedavi sürecim oldu.” dedi.
Fizik tedaviye gidip gelirken babasının bir gün ulusal bir okçu olan Naci Yenier ile tanıştığını ve Yener’in babasına paralimpik okçuluktan bahsetmiş olduğuni anlatan Aydın, okçuluk sporuna başlayış serüveniyle ilgili şunları lisana getirdi:
“Naci Yenier, ulusal ekip oyuncusu olduğu için, benim için de bu sporu tavsiye ediyor, yapabileceğimi söylüyor. Ben de tavsiye üzerine Okçular Vakfı Spor Kulübünde kendisini ziyaret ettim ve atışlarını izledim. Atışları izledikten daha sonra, ‘bu sporu ben de yapabilirim’ diye düşündüm. Doğal evvela fazlaca güç oldu. Yayı alıp elimle tutmak istediğimde neredeyse sandalyeden düşüyordum. Fakat o gün kendime bir yemin ettim; ‘ben bu sporda başarılı olacağım, bir gün elli metre aralığa oklar atacağım’ diye. Alışılmış epey sıkıntı vakit içinderdı Birinci olarak. Yaklaşık altı ay boyunca yalnızca yastık çalışmaları, kuvvet idmanları yaptım ve daha sonrasında konutun otoparkında bir idman alanı oluşturdum. Burada annemle bir arada günde beş-altı saatlik idmanlar yaptık. Birinci başlarda tekerlekli sandalyeyi bile kullanamıyorken daha sonrasında ok atabilir duruma gelmiştim. Adım adım her gün biraz daha üzerine koyarak kendimi geliştirdim okçuluk sporunda.”
– Okçuluğa başladığı 2017 yılında dünya dördüncülüğü elde etti
Yiğit Caner Aydın, 2017 yılında birinci kez ulusal ekip gelişim kampına davet edildiğini ve bu kampın akabinde tıpkı yılın eylül ayında Çin’de düzenlenen Para Okçuluk Dünya Şampiyonası takımına dahil edildiğini belirterek, “Burada ekip arkadaşlarımla birinci yarışta dünya şampiyonu olduk, iki tane dünya rekoru kırdık ve ferdî olarak da dünya dördüncülüğü elde ettim. 23 yaşında okçuluğa başladım, 25 yaşında ulusal ekibe girdim ve bu dereceyi elde ettim. Bu muvaffakiyet nitekim benim için fazlaca büyük bir öz itimat niçiniydi ve öykümü aslında o periyotta anlatmaya başladım. Toplumsal medyadan hayli hoş yansılar aldım, beşerler beni tanıdı. Benim için fazlaca motive ediciydi. Lakin her gün üzerine biraz daha koymak için çalışmaya devam ettim.” sözlerini kullandı.
Ulusal kadro kampında 2018’de yaşadığı rahatsızlık kararı akciğerinin söndüğü ve bir ay daha sonra güzelleşip Avrupa’da ferdi beşincilik elde ettiğine dikkati çeken Aydın, “Gerçekten epey sıkıntı bir durum ortasından çıkarak bu spora bütün gücümle devam etmeye çalıştım. Daha epeyce muvaffakiyetler elde etmek için antrenmanlarıma devam ediyordum o devirde de. 2019 yılında İtalya’da düzenlenen Avrupa kupasında kişisel şampiyonluk ve grup şampiyonluğu elde ettim. Bir ay daha sonra Hollanda’da dünya şampiyonasında kadro dünya şampiyonluğu elde ettik ve orada dünya rekoru kırıp kendi rekorumuzu güncelledik.” diye konuştu.
– “O gün kendime bir yemin ettim”
Salgının tesiriyle 2020 yılında olimpiyat oyunlarının ertelendiğini ve okçuluğa biraz orta vermek durumunda kaldıklarını aktaran Aydın, Tokyo 2020 için kota müsabakalarında bir puanla kota alamamasının hayal kırıklığını yaşadığını söylemiş oldu.
Ulusal para okçu, şöyleki devam etti:
“O gün kendime bir yemin ettim; asla okçuluğa olan ilgimi azaltmayacağımı, daha motive olarak çalışmaya devam edeceğimi söylemiş oldum. Birebir müsabaka içerisinde bir gün daha sonra dünya sıralaması turnuvası düzenleniyordu. Orada kota alan-alamayan bütün atletleri hayli önemli skorlarla yenerek o yarışta birinci oldum ve kendimi tekrar ispat etmiş oldum. Ve o gün bir daha kendime, Dubai’de düzenlenecek dünya şampiyonasında dünya şampiyonu olacağımın kelamını verdim. Sabahın 05.30’unda kalkarak İstanbul trafiğinde idmanlara geldim, çalışmalarıma devam ettim. Ve şubat ayında Dubai’de düzenlenen Para Okçuluk Dünya Şampiyonası’nda hem ferdi hem grupta dünya şampiyonluğunu elde ettim. 2022 yılı benim için fazlaca hoş başlamıştı. Ve bir dünya şampiyonu olarak aslında hayatımın sonuna kadar yaşayacaktım lakin en büyük maksadım bir daha her müsabakada final alanında olmak, madalyalar kazanmak ve 2024’de düzenlenecek paralimpik oyunlarda altın madalya almak.”
– “Bu dönem benim için beş tane madalyayla tamamlandı”
Aydın, son altı ayda beş madalya kazandığını anlatarak, şu tabirleri kullandı:
“2022 yılına geldiğimizde, Dubai’deki dünya şampiyonasının, tepeye çıkacağım müsabaka olacağını daima hissediyordum. Orada hayli farklı bir kıssa oldu. Elimde bir kasılma sebebiyle mühleti ortasında bir oku yetiştiremedim, kırmızı kartla bir okum silindi. Birinci iki sırada bitirebilecekken, fazlaca rahat bir biçimde finale çıkabilecekken o kırmızı kartla sıralamayı beşinci sırada bitirebildim ve karşıma fazlaca güç bir eleme tablosu geldi. Olimpiyatta kürsüye çıkan atletlerle eşleşme ihtimalim oluştu. Sırayla olimpiyatta derece elde eden atletlerin üçüyle de eşleşerek finale kadar gelip finalde de maçımı kazandım. Kadro kategorisinde de şampiyonluk kazandık.”
Ağustos ayı başında Roma’daki Avrupa Şampiyonası’nda dünya şampiyonasının bilakis hayli rahat biçimde finale çıktığını belirten Aydın, sıcaktan dolayı finalde maçı kaybettiğini, ikinci olduğunu aktardı. Ulusal sportmen, Konya’daki İslami Dayanışma Oyunları’nda şampiyonluk elde ettiğini ve İstiklal Marşı’nı okutma gururuna nail olduğunu lisana getirdi.
“Bu dönem benim için beş tane madalyayla tamamlandı. İki dünya şampiyonluğu, bir ekip Avrupa şampiyonluğu, ferdi Avrupa ikinciliği ve İslami Dayanışma Oyunları’nda ferdi şampiyonluk. Bunlar benim için sahiden çok hoş muvaffakiyetler, hayli gurur duyuyorum” diyen Aydın, “Bu vakte kadar verdiğim emeklerin karşılığını almak, bu biçimde şiddetli bir öykünün ortasından çıkıp başarılara ulaşmak, okçuluk üzere sıkıntı bir sporun içerisinde bunları başarmak beni nitekim hayli memnun ediyor. Türk bayrağını bu türlü taşıyıp her müsabakada, her ortamda dalgalandırabilmek benim için fazlaca gurur verici.” formunda görüş belirtti.
– En büyük hayali, olimpiyatta altın madalya
En büyük hayalinin, para okçuluk sporunun tepesi olan paralimpik oyunlarda altın madalya kazanmak olduğunu ve 2024 yılında Paris’te düzenlenecek oyunlara sıkı bir biçimde hazırlandığını da anlatan Aydın, “Sen Irmağı üzerinde bir açılış seremonisi olacak. Hayalim orada yer alabilmek. Oranın o heyecanını, memnunluğunu yaşayabilmek ve alanda da bir daha performansımı en üst seviyede tutup orada şampiyonluk kazanmak istiyorum.” halinde konuştu.
Okçuluk sporuna başladığında en hayli etkilendiği atletin, kıssası kendi kıssasına benzeyen ulusal okçu Gizem Girişmen olduğunun altını çizen Aydın, “Hikayesi beni nitekim epeyce etkilemişti. Onun da otoparkta başlayan bir idman öyküsü var. O da 2008 yılında Pekin’de paralimpik oyunlarında ülkemize birinci okçuluk madalyasını kazandıran bir atlet. Onun o muvaffakiyetini gördüğümde, ‘ben de bunu yapabilirim’ diye düşündüm.” tabirlerini kullandı.
– “Tekerlekli sandalyeye mahkum olmadım”
“Ben bir kaza kararında tekerlekli sandalye kullanmaya başladım lakin tekerlekli sandalyeye mahkum olmadım.” diyen Yiğit Caner Aydın, şunları kaydetti:
“Tekerlekli sandalyeyle hayata tutundum, tekerlekli sandalye yardımıyla hareket edebildim. Dünyanın biroldukça farklı ülkesine gittim. Okçuluk sporuyla fazlaca farklı yerlerde aslında öykümü insanlara gösterme talihim oldu. Tüm dünyaya hitap eden bir öyküm oldu. Ve bunu da bu türlü madalyalarla taçlandırabildiğim, bu türlü muvaffakiyetler elde edebildiğim, tarihe adımı yazdırabildiğim için sahiden çok memnunum.”
İnsanlara ilham olmak istediğini aktaran ulusal sportmen, kelamlarını şöyleki tamamladı:
“Benim öyküm ağır bakımdayken başladı. Orada günlerce tavanı izlediğimde kendime bir soru sormuştum; kazadan daha sonra bu yaşadıklarından daha sonra insanlara ilham mı olacaksın, yoksa beşerler seni gördüğünde üzülüp acıyarak mı bakacaklar? Ben birinci yolu tercih ettim. ‘Öyle bir gayret vereceğim, bu ömrün içerisinde o kadar yer alacağım ki, insanlara örnek olacağım, ilham olacağım’ dedim. Ve okçuluk üzere bir sporun ortasında bulunarak gerçek bir kıssa yazdığımı düşünüyorum. Bu hayatta yalnızca fizikî mahzurlar yok, cüret manisi var. Ben epey sıkıntı şartlar ortasında yürek gösterdim. İnsanların da hayli büyük takviyesi var bana. Beşerler hayatta bir şey denemek istiyorsa, onun peşinden gitmeliler, onun için gayret etmeliler. Benim öykümden de bir kişi bile etkilense, ömrümde en ufak bir detayda yer alabilirsem ben kendimi emeline ulaşmış, misyonunu gerçekleştirmiş olarak hissedeceğim. Bu madalyaların da en karşılık bulduğu kısım bu olacak.”
Üniversitede geçirdiği kaza daha sonrası hayatta kalma talihinin yüzde yirmi olduğu söylenmesine karşın yaşama tutunan bir öğrenci, uzun bir tedavi sürecinin akabinde güzelleşip okçuluk sporuna yöneldi ve dünya şampiyonluklarıyla biten başarılara koştu.
Ulusal para okçu Yiğit Caner Aydın (29) acı, umut, memnunluk ve muvaffakiyetle dolu son 10 yılının kıssasını AA muhabiriyle paylaştı.
– “Yoğun bakımda o ömür gayretini kazandım”
İstanbul Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Kısmı 3. sınıfta okurken 2013 yılında bir kaza geçirdiğini anlatan Aydın, arkadaşını ziyaret etmek için gittiği Beşiktaş’taki özel bir üniversitenin bahçesinde otururken başına bir stant devrildiğini, boyun omurunun kırıldığını ve boyun düzeyinde omurilik faydalanması geçirdiğini söylemiş oldu.
Elleri ve göğüs altından itibaren bütün bedeninin denetimini kaybettiğini, ameliyata girmedilk evvel hekimlerin yüzde yirmilik bir hayat ihtimali verdiklerini kaydeden Aydın, “Ben ağır bakımda o ömür uğraşını kazandım. Yaklaşık altı gün ağır bakımda, daha sonrasında sekiz ay hastanede yattım ve iki-üç yıllık bir fizik tedavi sürecim oldu.” dedi.
Fizik tedaviye gidip gelirken babasının bir gün ulusal bir okçu olan Naci Yenier ile tanıştığını ve Yener’in babasına paralimpik okçuluktan bahsetmiş olduğuni anlatan Aydın, okçuluk sporuna başlayış serüveniyle ilgili şunları lisana getirdi:
“Naci Yenier, ulusal ekip oyuncusu olduğu için, benim için de bu sporu tavsiye ediyor, yapabileceğimi söylüyor. Ben de tavsiye üzerine Okçular Vakfı Spor Kulübünde kendisini ziyaret ettim ve atışlarını izledim. Atışları izledikten daha sonra, ‘bu sporu ben de yapabilirim’ diye düşündüm. Doğal evvela fazlaca güç oldu. Yayı alıp elimle tutmak istediğimde neredeyse sandalyeden düşüyordum. Fakat o gün kendime bir yemin ettim; ‘ben bu sporda başarılı olacağım, bir gün elli metre aralığa oklar atacağım’ diye. Alışılmış epey sıkıntı vakit içinderdı Birinci olarak. Yaklaşık altı ay boyunca yalnızca yastık çalışmaları, kuvvet idmanları yaptım ve daha sonrasında konutun otoparkında bir idman alanı oluşturdum. Burada annemle bir arada günde beş-altı saatlik idmanlar yaptık. Birinci başlarda tekerlekli sandalyeyi bile kullanamıyorken daha sonrasında ok atabilir duruma gelmiştim. Adım adım her gün biraz daha üzerine koyarak kendimi geliştirdim okçuluk sporunda.”
– Okçuluğa başladığı 2017 yılında dünya dördüncülüğü elde etti
Yiğit Caner Aydın, 2017 yılında birinci kez ulusal ekip gelişim kampına davet edildiğini ve bu kampın akabinde tıpkı yılın eylül ayında Çin’de düzenlenen Para Okçuluk Dünya Şampiyonası takımına dahil edildiğini belirterek, “Burada ekip arkadaşlarımla birinci yarışta dünya şampiyonu olduk, iki tane dünya rekoru kırdık ve ferdî olarak da dünya dördüncülüğü elde ettim. 23 yaşında okçuluğa başladım, 25 yaşında ulusal ekibe girdim ve bu dereceyi elde ettim. Bu muvaffakiyet nitekim benim için fazlaca büyük bir öz itimat niçiniydi ve öykümü aslında o periyotta anlatmaya başladım. Toplumsal medyadan hayli hoş yansılar aldım, beşerler beni tanıdı. Benim için fazlaca motive ediciydi. Lakin her gün üzerine biraz daha koymak için çalışmaya devam ettim.” sözlerini kullandı.
Ulusal kadro kampında 2018’de yaşadığı rahatsızlık kararı akciğerinin söndüğü ve bir ay daha sonra güzelleşip Avrupa’da ferdi beşincilik elde ettiğine dikkati çeken Aydın, “Gerçekten epey sıkıntı bir durum ortasından çıkarak bu spora bütün gücümle devam etmeye çalıştım. Daha epeyce muvaffakiyetler elde etmek için antrenmanlarıma devam ediyordum o devirde de. 2019 yılında İtalya’da düzenlenen Avrupa kupasında kişisel şampiyonluk ve grup şampiyonluğu elde ettim. Bir ay daha sonra Hollanda’da dünya şampiyonasında kadro dünya şampiyonluğu elde ettik ve orada dünya rekoru kırıp kendi rekorumuzu güncelledik.” diye konuştu.
– “O gün kendime bir yemin ettim”
Salgının tesiriyle 2020 yılında olimpiyat oyunlarının ertelendiğini ve okçuluğa biraz orta vermek durumunda kaldıklarını aktaran Aydın, Tokyo 2020 için kota müsabakalarında bir puanla kota alamamasının hayal kırıklığını yaşadığını söylemiş oldu.
Ulusal para okçu, şöyleki devam etti:
“O gün kendime bir yemin ettim; asla okçuluğa olan ilgimi azaltmayacağımı, daha motive olarak çalışmaya devam edeceğimi söylemiş oldum. Birebir müsabaka içerisinde bir gün daha sonra dünya sıralaması turnuvası düzenleniyordu. Orada kota alan-alamayan bütün atletleri hayli önemli skorlarla yenerek o yarışta birinci oldum ve kendimi tekrar ispat etmiş oldum. Ve o gün bir daha kendime, Dubai’de düzenlenecek dünya şampiyonasında dünya şampiyonu olacağımın kelamını verdim. Sabahın 05.30’unda kalkarak İstanbul trafiğinde idmanlara geldim, çalışmalarıma devam ettim. Ve şubat ayında Dubai’de düzenlenen Para Okçuluk Dünya Şampiyonası’nda hem ferdi hem grupta dünya şampiyonluğunu elde ettim. 2022 yılı benim için fazlaca hoş başlamıştı. Ve bir dünya şampiyonu olarak aslında hayatımın sonuna kadar yaşayacaktım lakin en büyük maksadım bir daha her müsabakada final alanında olmak, madalyalar kazanmak ve 2024’de düzenlenecek paralimpik oyunlarda altın madalya almak.”
– “Bu dönem benim için beş tane madalyayla tamamlandı”
Aydın, son altı ayda beş madalya kazandığını anlatarak, şu tabirleri kullandı:
“2022 yılına geldiğimizde, Dubai’deki dünya şampiyonasının, tepeye çıkacağım müsabaka olacağını daima hissediyordum. Orada hayli farklı bir kıssa oldu. Elimde bir kasılma sebebiyle mühleti ortasında bir oku yetiştiremedim, kırmızı kartla bir okum silindi. Birinci iki sırada bitirebilecekken, fazlaca rahat bir biçimde finale çıkabilecekken o kırmızı kartla sıralamayı beşinci sırada bitirebildim ve karşıma fazlaca güç bir eleme tablosu geldi. Olimpiyatta kürsüye çıkan atletlerle eşleşme ihtimalim oluştu. Sırayla olimpiyatta derece elde eden atletlerin üçüyle de eşleşerek finale kadar gelip finalde de maçımı kazandım. Kadro kategorisinde de şampiyonluk kazandık.”
Ağustos ayı başında Roma’daki Avrupa Şampiyonası’nda dünya şampiyonasının bilakis hayli rahat biçimde finale çıktığını belirten Aydın, sıcaktan dolayı finalde maçı kaybettiğini, ikinci olduğunu aktardı. Ulusal sportmen, Konya’daki İslami Dayanışma Oyunları’nda şampiyonluk elde ettiğini ve İstiklal Marşı’nı okutma gururuna nail olduğunu lisana getirdi.
“Bu dönem benim için beş tane madalyayla tamamlandı. İki dünya şampiyonluğu, bir ekip Avrupa şampiyonluğu, ferdi Avrupa ikinciliği ve İslami Dayanışma Oyunları’nda ferdi şampiyonluk. Bunlar benim için sahiden çok hoş muvaffakiyetler, hayli gurur duyuyorum” diyen Aydın, “Bu vakte kadar verdiğim emeklerin karşılığını almak, bu biçimde şiddetli bir öykünün ortasından çıkıp başarılara ulaşmak, okçuluk üzere sıkıntı bir sporun içerisinde bunları başarmak beni nitekim hayli memnun ediyor. Türk bayrağını bu türlü taşıyıp her müsabakada, her ortamda dalgalandırabilmek benim için fazlaca gurur verici.” formunda görüş belirtti.
– En büyük hayali, olimpiyatta altın madalya
En büyük hayalinin, para okçuluk sporunun tepesi olan paralimpik oyunlarda altın madalya kazanmak olduğunu ve 2024 yılında Paris’te düzenlenecek oyunlara sıkı bir biçimde hazırlandığını da anlatan Aydın, “Sen Irmağı üzerinde bir açılış seremonisi olacak. Hayalim orada yer alabilmek. Oranın o heyecanını, memnunluğunu yaşayabilmek ve alanda da bir daha performansımı en üst seviyede tutup orada şampiyonluk kazanmak istiyorum.” halinde konuştu.
Okçuluk sporuna başladığında en hayli etkilendiği atletin, kıssası kendi kıssasına benzeyen ulusal okçu Gizem Girişmen olduğunun altını çizen Aydın, “Hikayesi beni nitekim epeyce etkilemişti. Onun da otoparkta başlayan bir idman öyküsü var. O da 2008 yılında Pekin’de paralimpik oyunlarında ülkemize birinci okçuluk madalyasını kazandıran bir atlet. Onun o muvaffakiyetini gördüğümde, ‘ben de bunu yapabilirim’ diye düşündüm.” tabirlerini kullandı.
– “Tekerlekli sandalyeye mahkum olmadım”
“Ben bir kaza kararında tekerlekli sandalye kullanmaya başladım lakin tekerlekli sandalyeye mahkum olmadım.” diyen Yiğit Caner Aydın, şunları kaydetti:
“Tekerlekli sandalyeyle hayata tutundum, tekerlekli sandalye yardımıyla hareket edebildim. Dünyanın biroldukça farklı ülkesine gittim. Okçuluk sporuyla fazlaca farklı yerlerde aslında öykümü insanlara gösterme talihim oldu. Tüm dünyaya hitap eden bir öyküm oldu. Ve bunu da bu türlü madalyalarla taçlandırabildiğim, bu türlü muvaffakiyetler elde edebildiğim, tarihe adımı yazdırabildiğim için sahiden çok memnunum.”
İnsanlara ilham olmak istediğini aktaran ulusal sportmen, kelamlarını şöyleki tamamladı:
“Benim öyküm ağır bakımdayken başladı. Orada günlerce tavanı izlediğimde kendime bir soru sormuştum; kazadan daha sonra bu yaşadıklarından daha sonra insanlara ilham mı olacaksın, yoksa beşerler seni gördüğünde üzülüp acıyarak mı bakacaklar? Ben birinci yolu tercih ettim. ‘Öyle bir gayret vereceğim, bu ömrün içerisinde o kadar yer alacağım ki, insanlara örnek olacağım, ilham olacağım’ dedim. Ve okçuluk üzere bir sporun ortasında bulunarak gerçek bir kıssa yazdığımı düşünüyorum. Bu hayatta yalnızca fizikî mahzurlar yok, cüret manisi var. Ben epey sıkıntı şartlar ortasında yürek gösterdim. İnsanların da hayli büyük takviyesi var bana. Beşerler hayatta bir şey denemek istiyorsa, onun peşinden gitmeliler, onun için gayret etmeliler. Benim öykümden de bir kişi bile etkilense, ömrümde en ufak bir detayda yer alabilirsem ben kendimi emeline ulaşmış, misyonunu gerçekleştirmiş olarak hissedeceğim. Bu madalyaların da en karşılık bulduğu kısım bu olacak.”