ahmetbeyler
Active member
Ünsal Ban konut mahpusu koşulu konularak özgür bırakıldı. Ulaşılan tabirinde suçlamaları kabul etmeyen Ünsal Ban’ın “Sedat Peker’in tweeti daha sonrası aile huzurum bozuldu” dediği öğrenildi.
Adı rüşvet sarmalının ortasında yer aldı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ünsal Ban hakkında, boşanma basamağındaki eşi AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’na ilişkin şahsi bilgileri Sedat Peker’e gönderdiği teziyle soruşturma başlatmıştı. Ünsal Ban Mine Tozlu Sineren’in SPK ile ilgili rüşvet argümanlarında da sık sık geçmişti.
Savcılık itiraz etti
Eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban, ‘örgüte yardım ve özel ömrün kapalılığını ihlal’ hatalarından çıkarıldığı mahkemece mesken mahpusu önlemi konarak, özgür bırakıldı. Savcılık karara itiraz etti. Ban ile birlikte gözaltına alınan sürücüsü, sürücüsünün eşi ve sürücüsünün baldızı da isimli denetim kuralıyla özgür bırakıldı.
Ünsal Ban’ın tabirinden:”Tweet daha sonrasında aile huzurum bozuldu”
Suç örgütü önderi Sedat Peker’in paylaştığı görüntü daha sonrasında gözaltına alınan eski Rektör Ban, tabirinde suçlamaları reddetti. Sedat Peker kabahat örgütüne yardım etmek, şahsi bilgilerin kapalılığını ihlal, tehdit ve şantaj ile suçlanan Ban, mahkemedeki sorgusunda şunları söylemiş oldu: “Sedat Peker ile rastgele bir tanışıklığım yoktur. Sedat Peker (Deli Çavuş) isimli Twitter sayfasından beni, eşimi ve Ali Fuat’ı eleştiren bir tweet vardı. Bu tweetten daha sonra aile huzurumuz bozuldu. Bu tweetten 2 gün daha sonra eşim bana bıçakla saldırdı. Aile birliği ve huzuru için bir hata duyurusunda bulunmamıştım. Sabah 7 üzere yatak odasındaydım. Eşim bıçak ile yatak odasına girdi. “Seni öldüreceğim” dedi. Telefonumu aldı. Balkondan telefonumu aşağıya attı. Ben bu sırada aşağıya koştum o da koştu ve telefonu aldı. tekrar mutfağa koştu 2. bıçağı da eline aldı. 2 bıçağı da benim karnıma dayayarak “Seni öldüreceğim” dedi. Ben de “Öldür bu biçimde” dedim. Sağ ve sol kolumda yavaşça çizikler meydana geldi. Ben can havliyle üst çıktım. Ben de bu esnada eşime sakinleş seni çekiyorum dedim. Kendisini çektiğimden haberdardı. sebebi “Artık seni ve kendimi öldüreceğim” demesiydi. Yatak odasının kapısı hala kırıktır. Zira yatak odasının kapısını 3-4 saat kilitlemiştir. Beni 3-4 gün daha mevtle tehdit etti.
“Tweeti sildirmek istedim”
Ben aile huzurumuzun biraz toparlanabilmesi emeliyle daima Mecnun Çavuş isimli hesaba ulaşmaya çalışarak tweetin kaldırılmasını istedim. Aşikâr bir süre daha sonra Face Time üzerinden +1 ile başlayan tanımadığım bir numara tarafınca sesli Facetime ile arandım. Telefondaki kişi kendisinin Sedat Peker olduğunu söylemiş oldu. Yüzde 80 civarında sesi benzettim. Ben durumu anlattım. Aile huzurumun bozulduğunu, eşim ile boşanma yoluna gittiğimi anlattım. Kendisi “Bu ayrıntıların hakikat olduğuna inanıyorum, o yüzden bu tweeti kaldırmayacağım” dedi. Ancak ben kaldırması için DM’den yazmaya irtibat kurmaya çalıştım. Fakat bir 10-15 gün mühlet geçtikten daha sonra beni imajlı olarak Facetimeden aradı. Kendisine durumu tekrar anlattım. Kendisi de olayların Zehra bayanın benimle evlenmediği devirdeki olaylar olduğunu anlattı. Ortalarında Whatsapp yazışmaları olduğunu ve bir daha bir şey yapmayacağını tabir etti. Son toplantıda “Büyük bir vebal alıyorsunuz, bu biroldukca insanı üzen bir durum” dedim bir daha zorladım. Lakin bir daha bir sonuç elde edemedim. Benim tek gayem o tweetin silinmesiydi. Ben görüntüyü da kaydederken eşime söylemiş oldum. Görüntüyü kaydettiğimi kabul ediyorum. Fakat bu görüntüyü mutlaka ben yaymadım. Telefonu eşim attıktan 2 gün daha sonra telefonumu değiştirerek yeni telefonumu Iphone marka kullanmaya başladım. Yeni telefonum ile eski telefonumdaki ayrıntıları aktarmaya çalıştım. Bu aktarma işini yapmaya çalışırken Wifi’den bağlanıyordum. Kimi fotoğrafları mail olarak atmaya çalıştım. Çok vakit almasından daha sonra bu süreçlerden vazgeçtim. Tek güvenlik zafiyeti bu olabilir. Bu süreçten dolayı birileri bu ayrıntıları ele geçirmiş olabilir.
“70 milyonluk davayı iletiyle öğrendim”
Eşim bana maddi ve manevi toplam 70 milyon TL’lik boşanma davası açtı. Ben bu bilgiyi yalnızca telefonuma gelen bilgilendirme bildirisi ile öğrendim. Tarafıma atılan iftiralara reaksiyon olarak hesabımdan kelam konusu tweetleri attım. Ben bunları yaymadım, hiç kimseye vermedim. Mecnun Çavuş ya da rastgele bir hesap ile de bu ayrıntıları ve görüntüyü mutlaka paylaşmadım. Ben hiç bir örgüte üye değilim. Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme yahut üye olma kabahatini da kabul etmiyorum. Benim ne örgütle ne Sedat Peker ile bir alakam yoktur Akademisyen olarak yıllardır bakılırsav yapmaktayım. Basında kaçmaya çalışırken yakalandığım servis edilmiştir. Kaçacak olsam elimde yeşil pasaportum ve diplomatik pasaportum vardır. Ben o denli bir şey yapacak olsam Ankara’da yahut İstanbul’da uçağa biner ve dünyanın her yerine gidebilirdim. Biroldukça ülkeye vizem vardır. Kaçmak üzere bir niyetim asla olmadı. Kaçacak olsam yanımda bu kadar az para bulunmazdı. Kaptan ile yaptığımız yol güzergahı planına göre Turgutreis ve Bodrum’da botla gezecektik. Oradan da otomobil ile İzmir’e gidecektim. İzmir’de yanımdaki arkadaşım Yaşar’ın konutu vardı. En son olarak da oraya gitmeyi planlamıştık. Katiyen kaçmak üzere bir niyetim yoktu. Kaçacak olsam pasaport müdürlüğünden müsaade başvurusu yapmazdım. Üzerime atılan hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum. Hatasızım, özgür bırakılmayı talep ederim”
Adı rüşvet sarmalının ortasında yer aldı
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ünsal Ban hakkında, boşanma basamağındaki eşi AKP Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu’na ilişkin şahsi bilgileri Sedat Peker’e gönderdiği teziyle soruşturma başlatmıştı. Ünsal Ban Mine Tozlu Sineren’in SPK ile ilgili rüşvet argümanlarında da sık sık geçmişti.
Savcılık itiraz etti
Eski THK Üniversitesi Rektörü Ünsal Ban, ‘örgüte yardım ve özel ömrün kapalılığını ihlal’ hatalarından çıkarıldığı mahkemece mesken mahpusu önlemi konarak, özgür bırakıldı. Savcılık karara itiraz etti. Ban ile birlikte gözaltına alınan sürücüsü, sürücüsünün eşi ve sürücüsünün baldızı da isimli denetim kuralıyla özgür bırakıldı.
Ünsal Ban’ın tabirinden:”Tweet daha sonrasında aile huzurum bozuldu”
Suç örgütü önderi Sedat Peker’in paylaştığı görüntü daha sonrasında gözaltına alınan eski Rektör Ban, tabirinde suçlamaları reddetti. Sedat Peker kabahat örgütüne yardım etmek, şahsi bilgilerin kapalılığını ihlal, tehdit ve şantaj ile suçlanan Ban, mahkemedeki sorgusunda şunları söylemiş oldu: “Sedat Peker ile rastgele bir tanışıklığım yoktur. Sedat Peker (Deli Çavuş) isimli Twitter sayfasından beni, eşimi ve Ali Fuat’ı eleştiren bir tweet vardı. Bu tweetten daha sonra aile huzurumuz bozuldu. Bu tweetten 2 gün daha sonra eşim bana bıçakla saldırdı. Aile birliği ve huzuru için bir hata duyurusunda bulunmamıştım. Sabah 7 üzere yatak odasındaydım. Eşim bıçak ile yatak odasına girdi. “Seni öldüreceğim” dedi. Telefonumu aldı. Balkondan telefonumu aşağıya attı. Ben bu sırada aşağıya koştum o da koştu ve telefonu aldı. tekrar mutfağa koştu 2. bıçağı da eline aldı. 2 bıçağı da benim karnıma dayayarak “Seni öldüreceğim” dedi. Ben de “Öldür bu biçimde” dedim. Sağ ve sol kolumda yavaşça çizikler meydana geldi. Ben can havliyle üst çıktım. Ben de bu esnada eşime sakinleş seni çekiyorum dedim. Kendisini çektiğimden haberdardı. sebebi “Artık seni ve kendimi öldüreceğim” demesiydi. Yatak odasının kapısı hala kırıktır. Zira yatak odasının kapısını 3-4 saat kilitlemiştir. Beni 3-4 gün daha mevtle tehdit etti.
“Tweeti sildirmek istedim”
Ben aile huzurumuzun biraz toparlanabilmesi emeliyle daima Mecnun Çavuş isimli hesaba ulaşmaya çalışarak tweetin kaldırılmasını istedim. Aşikâr bir süre daha sonra Face Time üzerinden +1 ile başlayan tanımadığım bir numara tarafınca sesli Facetime ile arandım. Telefondaki kişi kendisinin Sedat Peker olduğunu söylemiş oldu. Yüzde 80 civarında sesi benzettim. Ben durumu anlattım. Aile huzurumun bozulduğunu, eşim ile boşanma yoluna gittiğimi anlattım. Kendisi “Bu ayrıntıların hakikat olduğuna inanıyorum, o yüzden bu tweeti kaldırmayacağım” dedi. Ancak ben kaldırması için DM’den yazmaya irtibat kurmaya çalıştım. Fakat bir 10-15 gün mühlet geçtikten daha sonra beni imajlı olarak Facetimeden aradı. Kendisine durumu tekrar anlattım. Kendisi de olayların Zehra bayanın benimle evlenmediği devirdeki olaylar olduğunu anlattı. Ortalarında Whatsapp yazışmaları olduğunu ve bir daha bir şey yapmayacağını tabir etti. Son toplantıda “Büyük bir vebal alıyorsunuz, bu biroldukca insanı üzen bir durum” dedim bir daha zorladım. Lakin bir daha bir sonuç elde edemedim. Benim tek gayem o tweetin silinmesiydi. Ben görüntüyü da kaydederken eşime söylemiş oldum. Görüntüyü kaydettiğimi kabul ediyorum. Fakat bu görüntüyü mutlaka ben yaymadım. Telefonu eşim attıktan 2 gün daha sonra telefonumu değiştirerek yeni telefonumu Iphone marka kullanmaya başladım. Yeni telefonum ile eski telefonumdaki ayrıntıları aktarmaya çalıştım. Bu aktarma işini yapmaya çalışırken Wifi’den bağlanıyordum. Kimi fotoğrafları mail olarak atmaya çalıştım. Çok vakit almasından daha sonra bu süreçlerden vazgeçtim. Tek güvenlik zafiyeti bu olabilir. Bu süreçten dolayı birileri bu ayrıntıları ele geçirmiş olabilir.
“70 milyonluk davayı iletiyle öğrendim”
Eşim bana maddi ve manevi toplam 70 milyon TL’lik boşanma davası açtı. Ben bu bilgiyi yalnızca telefonuma gelen bilgilendirme bildirisi ile öğrendim. Tarafıma atılan iftiralara reaksiyon olarak hesabımdan kelam konusu tweetleri attım. Ben bunları yaymadım, hiç kimseye vermedim. Mecnun Çavuş ya da rastgele bir hesap ile de bu ayrıntıları ve görüntüyü mutlaka paylaşmadım. Ben hiç bir örgüte üye değilim. Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme yahut üye olma kabahatini da kabul etmiyorum. Benim ne örgütle ne Sedat Peker ile bir alakam yoktur Akademisyen olarak yıllardır bakılırsav yapmaktayım. Basında kaçmaya çalışırken yakalandığım servis edilmiştir. Kaçacak olsam elimde yeşil pasaportum ve diplomatik pasaportum vardır. Ben o denli bir şey yapacak olsam Ankara’da yahut İstanbul’da uçağa biner ve dünyanın her yerine gidebilirdim. Biroldukça ülkeye vizem vardır. Kaçmak üzere bir niyetim asla olmadı. Kaçacak olsam yanımda bu kadar az para bulunmazdı. Kaptan ile yaptığımız yol güzergahı planına göre Turgutreis ve Bodrum’da botla gezecektik. Oradan da otomobil ile İzmir’e gidecektim. İzmir’de yanımdaki arkadaşım Yaşar’ın konutu vardı. En son olarak da oraya gitmeyi planlamıştık. Katiyen kaçmak üzere bir niyetim yoktu. Kaçacak olsam pasaport müdürlüğünden müsaade başvurusu yapmazdım. Üzerime atılan hiç bir suçlamayı kabul etmiyorum. Hatasızım, özgür bırakılmayı talep ederim”