Şevketi bostan kaç TL ?

Ask

New member
Şevketi Bostan Kaç TL? – Bir Fiyatın Hikâyesi

Selam dostlar,

Bugün sizlerle garip bir hikâye paylaşmak istiyorum. Aslında bu sadece bir “fiyat” meselesi değil; hayatın içinden, pazardan, ilişkilerden ve biraz da kalpten bir hikâye. Belki siz de okurken kendinizden bir parça bulursunuz. Çünkü bazen “Şevketi bostan kaç TL?” diye sorarken bile, aslında başka şeyleri arıyoruz; bir dokunuşu, bir anlayışı, bir anlamı...

---

Pazarın Sabahı: Fiyat Sormakla Başlayan Hikâye

O sabah Gökhan erkenden uyanmıştı. Cumartesi pazarı, evin yakınındaydı. Görev belliydi: eşi Elif’in verdiği listeye göre alışveriş yapmak. “Şevketi bostan almayı unutma,” demişti Elif, yüzünde o her zamanki sakin gülümsemeyle. Gökhan, bu ismi ilk kez duymuştu. “Şevketi ne?” diye sormuş, Elif sadece gülümseyip, “Sen sorarsın pazarda, bulursun,” demişti.

Gökhan stratejik bir adamdı. Hayatta her şeyi bir planla yapardı. Fiyat karşılaştırır, kalite analiz eder, kararını net verirdi. O sabah da aynı şekilde, elinde listeyle pazara girdi. Domates, biber, soğan… Her şey yolundaydı. Ta ki o tezgâhı görene kadar.

---

Bir Bitkiden Fazlası

“Abi, Şevketi bostan var mı?” diye sordu, biraz kararsızca.

Tezgâhın arkasındaki kadın, elleri toprak kokan, yüzünde güneşin izlerini taşıyan biri, başını kaldırıp baktı. “Var tabii,” dedi, “Ama bu sabah biraz pahalı, 60 TL kilo.”

Gökhan’ın gözleri açıldı. “60 TL mi? Ne bu, altın otu mu?” dedi istemsizce. Kadın gülümsedi. “Belki de öyle… Şevketi bostan, sabırla toplanır, dikeninden arındırılır. Emek ister. Emek her zaman ucuz değildir, beyim.”

O an, Gökhan sustu. Çünkü kadının sesinde bir bilgelik vardı. Pazarda fiyat değil, hayat konuşuluyordu sanki. Kadın devam etti: “Eşim bu otu çok severdi. Rahmetli… Hep derdi, ‘Şevketi bostan, sabrın otudur. Tadı acıdır ama sonunda şifadır.’”

O an Gökhan’ın içinde bir şey kıpırdadı. Bir fiyat sormayla başlayan sabah, bir anıya dokunmuştu.

---

Evdeki Yansıma: Erkek Mantığı, Kadın Kalbi

Eve döndüğünde Elif, torbalara merakla baktı. “Aldın mı?” diye sordu.

“Evet,” dedi Gökhan, “Ama pahalıydı.”

“Kaç TL?”

“60.”

Elif sustu. Sonra hafifçe gülümsedi. “Demek bu kadar olmuş…”

Gökhan şaşırdı. “Senin için önemli bu ot galiba?”

Elif otları ayıklarken konuşmaya başladı. “Annem hasta olduğunda bunu pişirirdim. ‘İyileştiriyor’ derdi. Belki tıbben öyle değildir ama insan inanırsa, şifa olur. Şevketi bostan biraz da kalple pişer.”

Gökhan onu izledi. Kadının elleri, dikenleri tek tek ayıklarken, adeta hayatın dikenlerini de temizliyordu.

O an Gökhan düşündü: Kendisi her şeyi çözümle, stratejiyle yaklaşırdı; ama Elif’in yöntemi başkaydı. O, ilişkileri sabırla örerdi.

O an anladı — bir kadın için “60 TL” bir masraf değil, bir hatıraydı.

Bir erkek içinse, çözülmesi gereken bir denklem.

---

Akşam Sofrası: Kalbin Fiyatı

Akşam olduğunda masa hazırdı. Tencerenin içinden yayılan o hafif acımsı, topraksı koku evi sarmıştı. Gökhan bir lokma aldı.

“İlginç,” dedi, “Acı ama güzel.”

Elif gülümsedi: “Hayat gibi.”

O cümle sofraya sessizlik getirdi. Gökhan, bir lokmayı daha aldı. Bu defa sadece tadı değil, anlamı da sindi içine.

O gece, sadece bir yemek değil, bir hikâye pişmişti.

Bir kadın, geçmişiyle bugünü birleştirmişti.

Bir erkek, fiyatla anlam arasındaki farkı öğrenmişti.

---

Forumdaşlar, Sizce de Öyle Değil mi?

Sevgili dostlar, bazen bir ürünün fiyatı bize fazla gelir, ama hikâyesini dinleyince ucuz bile kalır.

Şevketi bostan 60 TL olabilir, ama o fiyatın içinde bir annenin duası, bir eşin sabrı, bir hayatın anlamı vardır.

Gökhan için o gün bir pazar alışverişi değil, bir fark ediş günüydü. Artık fiyat sormadan önce düşünüyordu: “Acaba bunun ardında nasıl bir emek, nasıl bir hikâye var?”

Biz erkekler çoğu zaman çözüm odaklıyız; “al, yap, bitir” deriz.

Kadınlarsa duyguyla yaklaşır, hisseder, bağ kurar.

Belki de hayat, bu iki dünyanın dengesidir: biri hesap eder, diğeri hisseder.

Ve o dengeyi yakaladığımızda, her şeyin tadı — acı bile olsa — güzelleşir.

---

Son Söz

Şevketi bostan hâlâ pazarda 60 TL mi bilmem.

Ama artık benim için fiyatı yok.

Çünkü o sabah Gökhan’ın yaşadığı farkındalık, hepimize bir şey anlatıyor:

Bazı şeyler pahalı değildir; sadece kıymetlidir.

Belki bir gün pazarda o tezgâhın önünden geçerken siz de durur, sorarsınız:

“Şevketi bostan kaç TL?”

Ve belki o an, sadece bir otun değil, hayatın da tadını yeniden hatırlarsınız.

---

Peki Siz Ne Düşünüyorsunuz Forumdaşlar?

Sizce de bazı şeylerin fiyatı değil, anlamı mı önemli?

Ya da siz hiç böyle bir an yaşadınız mı — bir ürünün, bir yemeğin, bir kokunun sizi geçmişe götürdüğü?

Yorumlarınızı merak ediyorum.

Belki hep birlikte, hayatın bu küçük ama anlamlı detaylarında buluşuruz…
 
Üst