Selamün aleyküm ne anlama gelir ?

Cansu

New member
“Selamün Aleyküm” Ne Anlama Gelir? Küresel ve Yerel Perspektiflerden Bir Bakış

Merhaba forumdaşlar,

Ben biraz kelimelere takılan biriyim. Basit görünen ifadelerin, aslında koca bir kültürün ruhunu taşıdığına inanırım. Bugün konuşmak istediğim konu, hepimizin defalarca duyduğu, belki her gün kullandığı ama derinliğini nadiren düşündüğümüz bir ifade: “Selamün aleyküm.”

Kimi için sadece bir selam, kimine göre dini bir gelenek, kimine göreyse uzaklaştırıcı bir simge. Peki bu kelime gerçekten ne anlama geliyor? Ve daha önemlisi, dünyanın dört bir yanında “barış” anlamına gelen bu ifade neden bu kadar farklı yankılanıyor? Hadi gelin, biraz derine inelim.

Kökenine Dönelim: Bir Barış Cümlesinin Hikâyesi

“Selamün aleyküm” ifadesi Arapça kökenli. Kelime anlamı “Senin üzerine selam (barış, esenlik) olsun.” Yani karşıdakine zarar değil, huzur dilemek demek. Yanıtı da “Ve aleyküm selam” — “Senin üzerine de barış olsun.”

Bu ifade, İslam kültüründe yalnızca bir merhaba değil, aynı zamanda bir barış manifestosu. Müslüman coğrafyada bu selam, karşındakine niyetinin dostça olduğunu belirtmenin en güçlü yolu. İlginç olan ise, benzer anlamlar taşıyan ifadelerin dünyanın başka yerlerinde de bulunması:

- Hristiyan gelenekteki “Peace be with you”,

- Yahudi kültüründeki “Shalom aleichem”,

- Budist geleneklerdeki “Namaste”nin içsel saygı ve barış vurgusu…

Görüyor musunuz? Farklı diller, farklı coğrafyalar ama aynı öz: barış dilemek.

Yerel Algı: Türkiye’de “Selamün Aleyküm”ün Sosyal Kodları

Türkiye’de “Selamün aleyküm” sadece bir selamlaşma biçimi değil; aynı zamanda kimliğin, aidiyetin ve bazen de ideolojik duruşun göstergesi haline geldi.

Bazı çevrelerde bu selam “dindar kimliğin simgesi” olarak algılanırken, bazı kesimlerde “gerici” ya da “aşırı dini” bir ifade gibi etiketleniyor. Oysa bu, kelimenin özüne yapılmış bir haksızlık.

Bir köy kahvesinde “Selamün aleyküm” dediğinizde samimi bir tebessümle karşılanırsınız; aynı kelimeyi bir plazanın asansöründe söylediğinizde ise insanlar tedirgin bakabilir. Bu, aslında toplumun kültürel kırılmalarını gösteren küçük ama anlamlı bir detay.

Sorulması gereken şu:

Biz mi kelimelere anlam yükledik, yoksa kelimeler mi bizi biçimlendirdi?

Küresel Perspektif: Evrensel Bir Barış Dili mi, Kimlik Göstergesi mi?

Dünyanın farklı yerlerinde “Selamün aleyküm” bambaşka şekillerde algılanıyor. Örneğin Batı ülkelerinde bu ifade genellikle Müslüman toplulukların özgün kimlik sembolü olarak görülüyor. Bir yandan “hoşgörü” ve “çok kültürlülük” söylemleriyle desteklenirken, öte yandan İslamofobik çevrelerce “ötekileştirici” bir simge olarak da algılanabiliyor.

Yani küresel düzlemde bu ifade, barış anlamını taşıdığı kadar, bir “biz ve onlar” ayrımı üzerinden de okunabiliyor.

Ama soralım: Neden “Peace be with you” denildiğinde kimse yadırgamıyor da “Selamün aleyküm” dendiğinde bazı yüzler geriliyor?

Bu çelişki, dilin sadece anlamla değil, güç ve algı ilişkileriyle de beslendiğini gösteriyor.

Erkekler, Kadınlar ve “Selam”ın Farklı Tonları

Toplumsal roller bu ifadeyi bile farklı şekillerde yorumluyor. Erkekler genellikle “Selamün aleyküm”ü bir resmiyet veya dayanışma göstergesi olarak kullanıyor. Özellikle iş dünyasında veya arkadaş gruplarında, bu ifade “biz aynı değerleri paylaşıyoruz” anlamına gelebiliyor. Erkekler için selam çoğu zaman pratik bir sosyal araç — bir sınır koyma, bir aidiyet gösterme biçimi.

Kadınlar ise bu selamı daha ilişki odaklı ve duygusal biçimde yorumluyor. Bir kadının “Selamün aleyküm” demesi, çoğu zaman “saygı, nezaket ve sıcaklık” göndermesi taşıyor. Kadınlar bu selamı, dini bir simgeden çok toplumsal bir köprü olarak görüyorlar.

Buradan bakınca, aynı kelimenin farklı toplumsal cinsiyetlerde farklı anlam katmanları taşıdığını görmek mümkün.

Selamlaşma Kültürü: Bir Toplumun Nabzı

Selamlaşmak, bir toplumun iç ısısını ölçmenin en basit yollarından biridir.

Bazı toplumlarda tokalaşmak, bazılarında baş eğmek, bazılarında el sıkmak vardır. Ama hepsinde ortak olan şey, karşındakini insan olarak kabul etmek.

“Selamün aleyküm” tam da bunu söyler:

“Ben senden zarar görmeyeceğimden eminim, sen de benden zarar görmezsin.”

Bu cümledeki barış çağrısı, aslında politikadan kültüre, bireyden topluma kadar geniş bir anlam taşır. Fakat biz bu sözü sadece bir “dini ifade” kalıbına hapsettiğimizde, onun içindeki insanî özü kaybediyoruz.

Peki Bugün Ne Kadar “Selam” Verebiliyoruz?

Modern şehirlerde insanlar birbirine selam vermekten çekinir hale geldi. Asansörde, otobüste, sokakta göz göze gelmemek için uğraşıyoruz.

Halbuki “Selamün aleyküm” bir tür insanlaşma eylemidir — “ben buradayım ve seni fark ettim” demektir.

Bu selamın kökeninde din değil, varoluşun nezaketi yatar.

Ve belki de bugünün en büyük sorunu tam burada gizlidir:

Birbirimizi selamlamaktan korkuyoruz.

Forumdaşlara Açık Davet: Sizin İçin “Selamün Aleyküm” Ne Demek?

Şimdi size sormak istiyorum:

Siz “Selamün aleyküm” duyduğunuzda ne hissediyorsunuz?

Bu ifade size samimiyet mi, mesafe mi çağrıştırıyor?

Kullandığınızda ya da duyduğunuzda, içinde bulunduğunuz çevre nasıl tepki veriyor?

Belki köyünüzde bu selam bir dostluk göstergesiydi, belki şehirde kimliğinizi belli etmekten çekindiniz. Belki biri size bu selamla yaklaştığında daha güvende hissettiniz.

Her hikâye değerli, her deneyim anlamlı.

Sonuç: Selam Barıştır, Barış İse İnsanlığın Ortak Dili

“Selamün aleyküm” sadece Arapça bir cümle değildir; bir niyet, bir ahlak biçimi, bir kültürel mirastır.

Küresel düzeyde baktığımızda bu ifade, farklı dillerde yankılanan tek bir anlam taşır: Barış seninle olsun.

Yerel düzeydeyse, toplumsal kimliğimizin, tarihimizin ve duygusal bağlarımızın yansımasıdır.

Ve belki de en önemlisi: “Selamün aleyküm” bir davettir — konuşmaya, anlamaya, insan olmaya.

O yüzden, kelimelerin ötesine geçelim ve samimi bir “selam”la yeniden başlayalım.

Hadi forumdaşlar, şimdi sıra sizde:

Bugünün dünyasında selam vermek hâlâ bir cesaret eylemi mi?
 
Üst