ahmetbeyler
Active member
Pandemiyle başlayan ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle devam eden süreçte tarımda üretim daralması yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Vahap Yağanoğlu, dünyanın besin krizine yanlışsız gittiğini bildirdi. Bu aksiliklerden Türkiye’nin de etkilendiğini tabir eden Prof. Dr. Yağanoğlu, üretimi artırıcı sistemlerin ortaya konulması gerektiğini kaydetti. Tarım üretim ve ticaretini elinde bulunduran ülkelerin başka ülkelerden daha kuvvetli olacağını belirten Prof. Dr. Yağanoğlu, üretimi artırmanın yolları olduğunu vurguladı.
Tarım kurulları oluşturulmalı
Türkiye’nin hiç vakit kaybetmeden bütün bölgeler için tarım kurulu oluşturması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yağanoğlu, “Tarım kurullarında üretici birlikleri, çiftçi birlikleri, ziraat odaları, ziraat fakültesinin bilim adamları, tarım kuruluşları, planlama yetkilileri, başkan çiftçiler bulunmalı. Kurul, her bölgenin tarım haritasını önüne koyarak, sanki biz nerede hangi parselde hangi üretimi yapabiliriz, hangi alanda hangi üretim yapabiliriz. Tarlaya kadar parsele kadar inebilirler. O parselin eksikleri, toprak bakımından ne tıp badireler var, su istikametinden ne kadar bir gerekliliği var, bütün bunları ortaya çıkararak çiftçileri yönlendirmesi lazım. Çiftçiyi biz yönlendirmez, teşvik etmezsek çiftçi tarımı bırakır, tarımdan uzaklaşır. Tarımdan uzaklaşan bir çiftçiyi yine geri döndürmek inanılmaz zordur” dedi.
Tarıma bilim katılmalı
Her bölge için tarım bilim heyetleri oluşturularak üretime bilimin dahil edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Yağanoğlu, “Bilimin olmadığı tarımda beklenen üretim olmaz. Üretim artık son hudutlarına yaklaşmıştır. Bu bölgede şeker pancar üreticilerinin alacakları eser 4-5 tondur ancak 15-16 ton olamaz. Ama bilimi katarak, inovasyonu geliştirerek, teknolojiyi tarıma katarak bütün bunların gereklerini yerine getirdiğimiz vakit bu biyoçeşitliliğe sahip ülkemizin daha güzel üretim yapmasını elde edebiliriz” diye konuştu.
İsrafın önüne geçilmeli, fiyat süreci uygun planlanmalı
Türkiye’de en değerli problemlerden birisinin de besin israfı ve fiyat planlaması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yağanoğlu, şu biçimde devam etti:
“Tarladan sofraya kadar olan süreçte besinlerin kıymetli bir kısmı israf edilmektedir. Bu israfın önüne geçilmesi gerekir. İsraf yerine nazaran yüzde 14 ile 20 içindedır. Bu kıymetli bir ölçüdür. Kesinlikle israfı önleyici çalışmalar yapılması gerekiyor. Bunun yanında hayli güzel planlanmış depoların olması gerekiyor. Fazla eserin ziyan olmayacak, sokağa dökülmeyecek, depolarda saklanarak şartlarına uygun olarak onun daha ileride kullanılması sağlanacaktır. Bir öbür durum fiyat artışları. Besinde meydana gelen fiyat artışlarının yani tarlada üretilen bir eserin sofraya kadar gelen süreçteki zincirin düzgün bir biçimde planlaması ve denetim edilmesi gerekiyor. Şayet fiyat artışı kelam hususuysa bunun çiftçiye yansıması da kelam konusudur. hiç bir biçimde akıldan çıkarılmaması gereken bir durum köylü memnunsa, kentli de memnundur, toplum da memnundur. Köyleri kentlere aktarma yerine, köylerin doğal yapısını güzelleştirerek, çiftçilerin eksiklerini gidererek, onlara kâfi dayanağı vererek tarımda yerinde yapmaya itina gösterilmelidir. Ülkemizde çiftçilerin yüzde 80’inden çoksı aile işletmelerdir. Yani kendi aile haneleriyle bireyleriyle tarım yapanlar. Bunların yanında olmalıyız, tahminen de toplumsal sigorta teşvikleri ile toplumsal sigorta şemsiyesine bunları almalıyız. bu türlü ne tarımı bırakırlar niye üretimden vazgeçerler. Bütün bunları yaptığınız takdirde Türkiye’de üretimimizi istek ettiğimiz noktalara çekebiliriz.”
‘bu biçimdesine bir ülkenin Hollanda’nın altına düşmesi kabul edilemez’
“Dünyada hiç bir ülke bizim üzere değildir” diyen Prof. Dr. Yağanoğlu, “Hollanda her vakit örnek verilir. Dünyada ikinci büyük üretim alanıdır. Hollanda’da 1 milyon hektar tarım alanı vardır, Türkiye’nin tarım alanı 25 milyon hektardır. Onun 25 katıdır. bu biçimdesine bir ülkenin Hollanda’nın altına düşmesi asla kabul edilemez. Onun için bu üretim sistemleri devreye sokularak bilimi de bunun içerisinde kesinlikle nazaranrek üretimi artırıcı tedbirlerin, çiftçiyi destekleyici siyasetlerin kesinlikle geliştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.” dedi.
Tarım kurulları oluşturulmalı
Türkiye’nin hiç vakit kaybetmeden bütün bölgeler için tarım kurulu oluşturması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yağanoğlu, “Tarım kurullarında üretici birlikleri, çiftçi birlikleri, ziraat odaları, ziraat fakültesinin bilim adamları, tarım kuruluşları, planlama yetkilileri, başkan çiftçiler bulunmalı. Kurul, her bölgenin tarım haritasını önüne koyarak, sanki biz nerede hangi parselde hangi üretimi yapabiliriz, hangi alanda hangi üretim yapabiliriz. Tarlaya kadar parsele kadar inebilirler. O parselin eksikleri, toprak bakımından ne tıp badireler var, su istikametinden ne kadar bir gerekliliği var, bütün bunları ortaya çıkararak çiftçileri yönlendirmesi lazım. Çiftçiyi biz yönlendirmez, teşvik etmezsek çiftçi tarımı bırakır, tarımdan uzaklaşır. Tarımdan uzaklaşan bir çiftçiyi yine geri döndürmek inanılmaz zordur” dedi.
Tarıma bilim katılmalı
Her bölge için tarım bilim heyetleri oluşturularak üretime bilimin dahil edilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Yağanoğlu, “Bilimin olmadığı tarımda beklenen üretim olmaz. Üretim artık son hudutlarına yaklaşmıştır. Bu bölgede şeker pancar üreticilerinin alacakları eser 4-5 tondur ancak 15-16 ton olamaz. Ama bilimi katarak, inovasyonu geliştirerek, teknolojiyi tarıma katarak bütün bunların gereklerini yerine getirdiğimiz vakit bu biyoçeşitliliğe sahip ülkemizin daha güzel üretim yapmasını elde edebiliriz” diye konuştu.
İsrafın önüne geçilmeli, fiyat süreci uygun planlanmalı
Türkiye’de en değerli problemlerden birisinin de besin israfı ve fiyat planlaması olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yağanoğlu, şu biçimde devam etti:
“Tarladan sofraya kadar olan süreçte besinlerin kıymetli bir kısmı israf edilmektedir. Bu israfın önüne geçilmesi gerekir. İsraf yerine nazaran yüzde 14 ile 20 içindedır. Bu kıymetli bir ölçüdür. Kesinlikle israfı önleyici çalışmalar yapılması gerekiyor. Bunun yanında hayli güzel planlanmış depoların olması gerekiyor. Fazla eserin ziyan olmayacak, sokağa dökülmeyecek, depolarda saklanarak şartlarına uygun olarak onun daha ileride kullanılması sağlanacaktır. Bir öbür durum fiyat artışları. Besinde meydana gelen fiyat artışlarının yani tarlada üretilen bir eserin sofraya kadar gelen süreçteki zincirin düzgün bir biçimde planlaması ve denetim edilmesi gerekiyor. Şayet fiyat artışı kelam hususuysa bunun çiftçiye yansıması da kelam konusudur. hiç bir biçimde akıldan çıkarılmaması gereken bir durum köylü memnunsa, kentli de memnundur, toplum da memnundur. Köyleri kentlere aktarma yerine, köylerin doğal yapısını güzelleştirerek, çiftçilerin eksiklerini gidererek, onlara kâfi dayanağı vererek tarımda yerinde yapmaya itina gösterilmelidir. Ülkemizde çiftçilerin yüzde 80’inden çoksı aile işletmelerdir. Yani kendi aile haneleriyle bireyleriyle tarım yapanlar. Bunların yanında olmalıyız, tahminen de toplumsal sigorta teşvikleri ile toplumsal sigorta şemsiyesine bunları almalıyız. bu türlü ne tarımı bırakırlar niye üretimden vazgeçerler. Bütün bunları yaptığınız takdirde Türkiye’de üretimimizi istek ettiğimiz noktalara çekebiliriz.”
‘bu biçimdesine bir ülkenin Hollanda’nın altına düşmesi kabul edilemez’
“Dünyada hiç bir ülke bizim üzere değildir” diyen Prof. Dr. Yağanoğlu, “Hollanda her vakit örnek verilir. Dünyada ikinci büyük üretim alanıdır. Hollanda’da 1 milyon hektar tarım alanı vardır, Türkiye’nin tarım alanı 25 milyon hektardır. Onun 25 katıdır. bu biçimdesine bir ülkenin Hollanda’nın altına düşmesi asla kabul edilemez. Onun için bu üretim sistemleri devreye sokularak bilimi de bunun içerisinde kesinlikle nazaranrek üretimi artırıcı tedbirlerin, çiftçiyi destekleyici siyasetlerin kesinlikle geliştirilmesi gerekir diye düşünüyorum.” dedi.