ahmetbeyler
Active member
Prof. Dr. Mustafa Sarı, bu yılki balık avı dönemini kıymetlendirerek av yasağı devrinde yapılması gerekenleri anlattı. Sürdürülebilir balıkçılığa geçilmesinin kıymetine işaret eden Prof. Sarı, Karadeniz ve Ege Denizi’nden balıkların Marmara’ya rahatlıkla geçebilmesi için, boğazlar ve boğaz etrafının bir kısmının balık avcılığına kapatılması gerektiğini kaydetti.
Balıkçılığın durumunun şu anda uygun olmadığını belirten Prof. Dr. Sarı, “Sürdürülebilir balıkçılık prensiplerine bakılırsa balıkçılık yapmalıyız. Bunun için de Marmara’dan başlamamız gerekiyor. Bu niçinle, boğazlar ve boğazların etraflarının bir kısmı balık avcılığına kapatılmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Sarı, “Denizlerimiz yemini, suyunu, ilacını vermediğimiz bir gelir kaynağı. Yani balıklar var denizde, biz ağımızı atıp avlıyoruz. Bu kaynakları kaybetmek üzereyiz. Sürdürülebilir balıkçılık prensiplerine bakılırsa balıkçılık yapmamız gerekiyor. Bunun için de Marmara’dan başlamamız gerekiyor. Zira Marmara hem Karadeniz’i besliyor hem Ege’yi besliyor. Karadeniz’deki balıkların kıymetli bir kısmı da Marmara’da ya kışlama yapıyor ya üreme yapıyor ya geçiş yapıyor. Yani Marmara hem Karadeniz’deki birfazlaca balık tipi için tıpkı vakitte Ege’deki birfazlaca balık tipi için hayatının bir devrini geçirdiği bir alan. Müsilaj fazlaca önemli bir tehdit olarak karşımıza çıktı. Bizim geçen yıl avcılık dönemi açılmadan müsilajı dikkate alarak avcılığı düzenlememiz gerekiyordu, düzenlemedik. Küçük düzenlemeler yaptık ve 22 unsurluk Marmara Denizi Müdafaa Aksiyon Planı’nın 19’uncu aksiyonu sürdürülebilir balıkçılığa, ekosistem asıllı balıkçılığa geçilmesi, bunun için müdafaa alanları oluşturulmasıydı. Yalnızca Marmara’dan avlanan hamsi, istavrit, sardalya üzere balıkların küçük uzunlukta olanlarının dökme olarak balık unu, balık yağı fabrikalarına satışına bir yasak getirdik. Çanakkale Boğazı’nda fazlaca küçük bir mercan alanını avcılığa karşı müdafaa alanı ilan ettik. Bununla mı sağlayacağız Marmara Denizinde sürdürülebilir balıkçılığı? Sağlayamayız. Bunun için yapmamız gereken şey boğazları açacağız. Boğazlar şu anda her türlü avcılığa kapatılması gereken alanlar. Balık rahatça Marmara Denizine girmeli çıkmalı. Balık rahatça İstanbul Boğazından Çanakkale Boğazı’ndan rahatça girip çıkmalı. Buraları her türlü avcılık faaliyetine yasak alan ilan etmemiz gerekiyor. Boğazların girişinden itibaren makul bir arayı de dikkate alarak yapmamız gerekiyor” dedi.
‘Savaş gemisi üzere balıkçı gemilerimiz var’
Marmara Denizi üzere küçük bir denizde, büyük gemilerle avcılık yapılmaması gerektiğine de dikkat çeken Sarı, sürdürülebilir balıkçılığa geçilmediği takdirde balık kaynaklarının kaybedileceğine işaret etti. Prof. Dr. Sarı sürdürülebilir balıkçılık için gerekli kararların bir an evvel alınması gerektiğini belirterek şunları söylemiş oldu:
“Marmara Denizinde müsilaj bize hayli şey öğretmiş olmalı Bu boyuttaki teknelerle Marmara Denizi üzere küçük bir denizde avcılık yapmamalıyız. Savaş gemisi üzere gemilerimiz var. Bunları açık denize, daha diğer balık stoklarında avcılık yapmaya yönlendirmemiz gerekiyor. ötürüsıyla sürdürülebilir balıkçılığı Marmara’dan başlatıp Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de benzeri uygulamalarla devam ettirmemiz gerekiyor. Şayet bunu yaparsak önümüzdeki senelerda bol balık avlamaya, toplumumuzu balıkla beslemeye devam edeceğiz. Aksi takdirde kaynaklarımızı kaybedeceğiz. Pekala, bu biçimdea bu kadar büyük tekneyi, balıkçılık dalını ne yapacağız? Domates satar üzere gemi makinesi satıyorlar balıkçı köylerinde. En ucuzu 1 milyon olan gemi makinelerini TIR dorselerinde gezdiriyorlar balıkçı limanlarında. Pekala, biz neredeyiz? Makineler bu kadar büyürken bizim balıkçıyı uyarmamız gerekmiyor muydu? Bakın işte artık mazot meblağları yükselince balıkçı karlılığını kaybetti. Mazot parasını çıkaramadı birçoğu. Önümüzdeki dönem için bu bize bir ihtar olmalı. 1 Eylül’e hayli vakit var üzere gözüküyor fakat vakit epey süratli geçer. Çok süratli bir biçimde balıkçılığımızı ekosistem asıllı balıkçılığa geçirmemiz gerekiyor. Bununla ilgili kararları almamız gerekiyor”
‘Hayati ehemmiyette bir sektör’
Artan akaryakıt fiyatları niçiniyle birfazlaca balıkçının ziyan ettiğine işaret eden Sarı, “Balıkçılar iklim değişikliği, denizlerdeki kirlenme, stokların azalması, çok avcılık, yasal olmayan yasa dışı balıkçılık bunlarla ilgili sıkıntılar yaşarken üstüne artık bir mazot sorunu eklenmiş oldu. Onun için balıkçılığın durumu şu anda uygun değil. Öncelikle şunu belirtelim ki balıkçılık hayati kıymette bir sektör” dedi.
Balıkçılığın durumunun şu anda uygun olmadığını belirten Prof. Dr. Sarı, “Sürdürülebilir balıkçılık prensiplerine bakılırsa balıkçılık yapmalıyız. Bunun için de Marmara’dan başlamamız gerekiyor. Bu niçinle, boğazlar ve boğazların etraflarının bir kısmı balık avcılığına kapatılmalıdır” dedi.
Prof. Dr. Sarı, “Denizlerimiz yemini, suyunu, ilacını vermediğimiz bir gelir kaynağı. Yani balıklar var denizde, biz ağımızı atıp avlıyoruz. Bu kaynakları kaybetmek üzereyiz. Sürdürülebilir balıkçılık prensiplerine bakılırsa balıkçılık yapmamız gerekiyor. Bunun için de Marmara’dan başlamamız gerekiyor. Zira Marmara hem Karadeniz’i besliyor hem Ege’yi besliyor. Karadeniz’deki balıkların kıymetli bir kısmı da Marmara’da ya kışlama yapıyor ya üreme yapıyor ya geçiş yapıyor. Yani Marmara hem Karadeniz’deki birfazlaca balık tipi için tıpkı vakitte Ege’deki birfazlaca balık tipi için hayatının bir devrini geçirdiği bir alan. Müsilaj fazlaca önemli bir tehdit olarak karşımıza çıktı. Bizim geçen yıl avcılık dönemi açılmadan müsilajı dikkate alarak avcılığı düzenlememiz gerekiyordu, düzenlemedik. Küçük düzenlemeler yaptık ve 22 unsurluk Marmara Denizi Müdafaa Aksiyon Planı’nın 19’uncu aksiyonu sürdürülebilir balıkçılığa, ekosistem asıllı balıkçılığa geçilmesi, bunun için müdafaa alanları oluşturulmasıydı. Yalnızca Marmara’dan avlanan hamsi, istavrit, sardalya üzere balıkların küçük uzunlukta olanlarının dökme olarak balık unu, balık yağı fabrikalarına satışına bir yasak getirdik. Çanakkale Boğazı’nda fazlaca küçük bir mercan alanını avcılığa karşı müdafaa alanı ilan ettik. Bununla mı sağlayacağız Marmara Denizinde sürdürülebilir balıkçılığı? Sağlayamayız. Bunun için yapmamız gereken şey boğazları açacağız. Boğazlar şu anda her türlü avcılığa kapatılması gereken alanlar. Balık rahatça Marmara Denizine girmeli çıkmalı. Balık rahatça İstanbul Boğazından Çanakkale Boğazı’ndan rahatça girip çıkmalı. Buraları her türlü avcılık faaliyetine yasak alan ilan etmemiz gerekiyor. Boğazların girişinden itibaren makul bir arayı de dikkate alarak yapmamız gerekiyor” dedi.
‘Savaş gemisi üzere balıkçı gemilerimiz var’
Marmara Denizi üzere küçük bir denizde, büyük gemilerle avcılık yapılmaması gerektiğine de dikkat çeken Sarı, sürdürülebilir balıkçılığa geçilmediği takdirde balık kaynaklarının kaybedileceğine işaret etti. Prof. Dr. Sarı sürdürülebilir balıkçılık için gerekli kararların bir an evvel alınması gerektiğini belirterek şunları söylemiş oldu:
“Marmara Denizinde müsilaj bize hayli şey öğretmiş olmalı Bu boyuttaki teknelerle Marmara Denizi üzere küçük bir denizde avcılık yapmamalıyız. Savaş gemisi üzere gemilerimiz var. Bunları açık denize, daha diğer balık stoklarında avcılık yapmaya yönlendirmemiz gerekiyor. ötürüsıyla sürdürülebilir balıkçılığı Marmara’dan başlatıp Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de benzeri uygulamalarla devam ettirmemiz gerekiyor. Şayet bunu yaparsak önümüzdeki senelerda bol balık avlamaya, toplumumuzu balıkla beslemeye devam edeceğiz. Aksi takdirde kaynaklarımızı kaybedeceğiz. Pekala, bu biçimdea bu kadar büyük tekneyi, balıkçılık dalını ne yapacağız? Domates satar üzere gemi makinesi satıyorlar balıkçı köylerinde. En ucuzu 1 milyon olan gemi makinelerini TIR dorselerinde gezdiriyorlar balıkçı limanlarında. Pekala, biz neredeyiz? Makineler bu kadar büyürken bizim balıkçıyı uyarmamız gerekmiyor muydu? Bakın işte artık mazot meblağları yükselince balıkçı karlılığını kaybetti. Mazot parasını çıkaramadı birçoğu. Önümüzdeki dönem için bu bize bir ihtar olmalı. 1 Eylül’e hayli vakit var üzere gözüküyor fakat vakit epey süratli geçer. Çok süratli bir biçimde balıkçılığımızı ekosistem asıllı balıkçılığa geçirmemiz gerekiyor. Bununla ilgili kararları almamız gerekiyor”
‘Hayati ehemmiyette bir sektör’
Artan akaryakıt fiyatları niçiniyle birfazlaca balıkçının ziyan ettiğine işaret eden Sarı, “Balıkçılar iklim değişikliği, denizlerdeki kirlenme, stokların azalması, çok avcılık, yasal olmayan yasa dışı balıkçılık bunlarla ilgili sıkıntılar yaşarken üstüne artık bir mazot sorunu eklenmiş oldu. Onun için balıkçılığın durumu şu anda uygun değil. Öncelikle şunu belirtelim ki balıkçılık hayati kıymette bir sektör” dedi.