ahmetbeyler
Active member
AKP, koalisyon ortağı MHP’nin takviyesiyle CHP ve UYGUN partiyi maksadına alan siyasal mühendisliğe soyundu.
Daha doğrusu büyük bir operasyon başlattılar. Seçim yasasını değiştirerek CHP ve GÜZEL Parti’nin önünü kesmeye çalışıyorlar.
Dün izah etmeye çalışmıştım, özetlemek gerekirse hatırlatayım. 2018 seçimlerinde bir seçim etrafında verilen oylar Cumhur ve Millet ittifakına dağıtılıyor. Her ittifak kendine düşen hisse üzerinden milletvekili çıkarıyordu.
(Parantez açıp örnek vereyim.
Diyelim ki; 500 bin seçmenin olduğu bir seçim etrafından 7 milletvekili çıkacak. Diyelim ki Cumhur ittifakı 250 bin, millet ittifakı 200 bin oy aldı. 50 bin oy da ittifak dışı partilere ve bağımsız adaylara gitti. Bu durumda Cumhur İttifakı 4, Millet İttifakı 3 milletvekilliği kazanmış oldu. Cumhur İttifakı dört millet vekilliğini kendi ortasında dağıtacak. Millet İttifakı da üç milletvekilliğini… 2018 yılındaki sistem buydu)
İktidar bu sistemin CHP ve UYGUN partinin işine geldiğini hesapladı, ittifakları fiilen bitirdi.
Artık ittifakın ismi var kendi yok.
Bu sebeple diyorum ki, operasyonun hedefi CHP ve MHP..
Cumhur İttifakı aslında AKP ve MHP’den heyeti. BBP Genel Lideri AKP listesinden Meclis’e girdiği için onu saymıyorum. Millet İttifakı ise hayli partili. Saadet, Gelecek, DEVA, DP üzere partilerin milletvekili çıkarma gücü yok lakin Millet İttifakı’na en az yüzde altı, yedi oranında tahminen de daha üstünde katkıları olabilirdi. Bu da Meclis aritmetiğini değiştirirdi.
İktidar bunun önüne geçmeye çalışıyor.
Natürel, AKP’nin CHP’nin hayli üzerinde birinci parti olması halinde.
Ya CHP AKP’nin üzerine çıkarsa?!..
Operasyonun ikinci ayağı da kıymetli. DEVA, Gelecek ve Saadet ve DP kendi bacağından asılacak. Artık denilecek ki, eski sistem kalsaydı, bu üç parti aslına bakarsanız milletvekili çıkaramayacaktı.
Doğru…
Bu baht ellerinden alınıyor.
Ne yapacaklar?
27 Mart’ta altı parti bir daha buluşuyor. Oradan kıymetli kararlar çıkabilir. Büyük ihtimalle oyuna gelmeyecekler. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda ortak hareket etmeyi sürdürecekler.
Ve artık büyük ihtimalle adayları Kılıçdaroğlu olacak.
Kıymetli bir problem daha var. İktidar seçim yasasını değiştirirken bunu da hesaplamış olmalı.
Saadet, Gelecek, DEVA ve DP’nin vekil çıkaracak gücü olmadığına göre CHP ve ÂLÂ parti kontenjan verecek mi?
Düzgün Parti örneğin DEVA ve DP‘den üç beş kişiyi, CHP’de Gelecek ve Saadet’ten birkaç kişiyi aday gösterecek mi?
Gösterirlerse örgütleri ne reaksiyon verir?
Gösterirlerse seçmenleri ne tutum koyar?
İktidar seçim yasasını değiştirirken bunu da hesaplamış. Millet İttifakı’nı karıştırmayı, içine nifak tohumu atmayı da planlamış.
Yasa değişikliğinin kabul edilemez iki hususu var. Biri, YSK’yı denetimi altına alan iktidarın vilayet seçim şuralarına da hâkim olma dileği.
Bugüne kadar iktidar partilerinin yerlerini korumak için seçim maddeleriyle, seçim etraflarıyla oynadıklarını epeyce gördük. Kendine oy vermeyen kente ceza verip ilçe yapıldığına bile şahit olduk ( DP 1954 seçimlerinde kendisine oy vermeyen Kırşehir’i ilçe yapıp Nevşehir’e bağladı) Lakin seçim heyetlerini dizayn ederek seçime hazırlanan bir iktidar partisiyle birinci sefer karşı karşıyayız.
AKP daha doğrusu Cumhur İttifakı, 2017 referandumunda sandıklar kapatılmadan mühürsüz oyları geçerli sayan, İstanbul seçimini öne sürülen sebebiz iptal eden YSK’dan o kadar şad kalmıştı ki, üyelerinin nazaranv müddetlerini uzattı. Artık de vilayet seçim konseylerini tıpkı tornadan geçirmek istiyor.
Niyeti bu…
Seçmenin, vilayet seçim heyetlerine bile itimat duyulmadığı bir seçimin legalliği soru işaretleriyle doludur. Seçim heyetlerinin yapısıyla oynamak, dizayn etmek, iktidarın rotasına sokmak tuzun koktuğunun, hukukun bittiğinin ilanıdır.
Seçim maddesindeki bir öbür kabul edilemez unsur de Cumhurbaşkanı’nın seçim yarışına devlet lideri yetkileriyle/imkanlarıyla/gücüyle girmesi.
Erdoğan bütün ülkeyi devlet lideri sıfatıyla dolaşacak. Valiler, kaymakamlar kendi için çalışacak. Örtülü ödenek dahil, devletin hazinesi buyruğunda olacak. İstediği parayı istediği yerlere harcayacak. Kimseye hesap vermeyecek.
Ve bu seçim yarışı da adil olacak!
Güldürmeyin beni…
Artık diyeceksiniz ki 2018 seçimleri de bu biçimdeydi. Cumhurbaşkanı parti önderi, seçilmek isteyen aday üzere değil seçim kampanyası boyunca devlet lideri üzere dolaştı.
İşte bu durum yasal haline getiriliyor.
Yasa Meclis’te görüşülürken öteki sürprizler de bekliyorum.
Acı acı güleceğimiz sürprizler!..
Daha doğrusu büyük bir operasyon başlattılar. Seçim yasasını değiştirerek CHP ve GÜZEL Parti’nin önünü kesmeye çalışıyorlar.
Dün izah etmeye çalışmıştım, özetlemek gerekirse hatırlatayım. 2018 seçimlerinde bir seçim etrafında verilen oylar Cumhur ve Millet ittifakına dağıtılıyor. Her ittifak kendine düşen hisse üzerinden milletvekili çıkarıyordu.
(Parantez açıp örnek vereyim.
Diyelim ki; 500 bin seçmenin olduğu bir seçim etrafından 7 milletvekili çıkacak. Diyelim ki Cumhur ittifakı 250 bin, millet ittifakı 200 bin oy aldı. 50 bin oy da ittifak dışı partilere ve bağımsız adaylara gitti. Bu durumda Cumhur İttifakı 4, Millet İttifakı 3 milletvekilliği kazanmış oldu. Cumhur İttifakı dört millet vekilliğini kendi ortasında dağıtacak. Millet İttifakı da üç milletvekilliğini… 2018 yılındaki sistem buydu)
İktidar bu sistemin CHP ve UYGUN partinin işine geldiğini hesapladı, ittifakları fiilen bitirdi.
Artık ittifakın ismi var kendi yok.
Bu sebeple diyorum ki, operasyonun hedefi CHP ve MHP..
Cumhur İttifakı aslında AKP ve MHP’den heyeti. BBP Genel Lideri AKP listesinden Meclis’e girdiği için onu saymıyorum. Millet İttifakı ise hayli partili. Saadet, Gelecek, DEVA, DP üzere partilerin milletvekili çıkarma gücü yok lakin Millet İttifakı’na en az yüzde altı, yedi oranında tahminen de daha üstünde katkıları olabilirdi. Bu da Meclis aritmetiğini değiştirirdi.
İktidar bunun önüne geçmeye çalışıyor.
Natürel, AKP’nin CHP’nin hayli üzerinde birinci parti olması halinde.
Ya CHP AKP’nin üzerine çıkarsa?!..
Operasyonun ikinci ayağı da kıymetli. DEVA, Gelecek ve Saadet ve DP kendi bacağından asılacak. Artık denilecek ki, eski sistem kalsaydı, bu üç parti aslına bakarsanız milletvekili çıkaramayacaktı.
Doğru…
Bu baht ellerinden alınıyor.
Ne yapacaklar?
27 Mart’ta altı parti bir daha buluşuyor. Oradan kıymetli kararlar çıkabilir. Büyük ihtimalle oyuna gelmeyecekler. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda ortak hareket etmeyi sürdürecekler.
Ve artık büyük ihtimalle adayları Kılıçdaroğlu olacak.
Kıymetli bir problem daha var. İktidar seçim yasasını değiştirirken bunu da hesaplamış olmalı.
Saadet, Gelecek, DEVA ve DP’nin vekil çıkaracak gücü olmadığına göre CHP ve ÂLÂ parti kontenjan verecek mi?
Düzgün Parti örneğin DEVA ve DP‘den üç beş kişiyi, CHP’de Gelecek ve Saadet’ten birkaç kişiyi aday gösterecek mi?
Gösterirlerse örgütleri ne reaksiyon verir?
Gösterirlerse seçmenleri ne tutum koyar?
İktidar seçim yasasını değiştirirken bunu da hesaplamış. Millet İttifakı’nı karıştırmayı, içine nifak tohumu atmayı da planlamış.
Yasa değişikliğinin kabul edilemez iki hususu var. Biri, YSK’yı denetimi altına alan iktidarın vilayet seçim şuralarına da hâkim olma dileği.
Bugüne kadar iktidar partilerinin yerlerini korumak için seçim maddeleriyle, seçim etraflarıyla oynadıklarını epeyce gördük. Kendine oy vermeyen kente ceza verip ilçe yapıldığına bile şahit olduk ( DP 1954 seçimlerinde kendisine oy vermeyen Kırşehir’i ilçe yapıp Nevşehir’e bağladı) Lakin seçim heyetlerini dizayn ederek seçime hazırlanan bir iktidar partisiyle birinci sefer karşı karşıyayız.
AKP daha doğrusu Cumhur İttifakı, 2017 referandumunda sandıklar kapatılmadan mühürsüz oyları geçerli sayan, İstanbul seçimini öne sürülen sebebiz iptal eden YSK’dan o kadar şad kalmıştı ki, üyelerinin nazaranv müddetlerini uzattı. Artık de vilayet seçim konseylerini tıpkı tornadan geçirmek istiyor.
Niyeti bu…
Seçmenin, vilayet seçim heyetlerine bile itimat duyulmadığı bir seçimin legalliği soru işaretleriyle doludur. Seçim heyetlerinin yapısıyla oynamak, dizayn etmek, iktidarın rotasına sokmak tuzun koktuğunun, hukukun bittiğinin ilanıdır.
Seçim maddesindeki bir öbür kabul edilemez unsur de Cumhurbaşkanı’nın seçim yarışına devlet lideri yetkileriyle/imkanlarıyla/gücüyle girmesi.
Erdoğan bütün ülkeyi devlet lideri sıfatıyla dolaşacak. Valiler, kaymakamlar kendi için çalışacak. Örtülü ödenek dahil, devletin hazinesi buyruğunda olacak. İstediği parayı istediği yerlere harcayacak. Kimseye hesap vermeyecek.
Ve bu seçim yarışı da adil olacak!
Güldürmeyin beni…
Artık diyeceksiniz ki 2018 seçimleri de bu biçimdeydi. Cumhurbaşkanı parti önderi, seçilmek isteyen aday üzere değil seçim kampanyası boyunca devlet lideri üzere dolaştı.
İşte bu durum yasal haline getiriliyor.
Yasa Meclis’te görüşülürken öteki sürprizler de bekliyorum.
Acı acı güleceğimiz sürprizler!..