ahmetbeyler
Active member
Nahda Hareketi’nden siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerine davet: Ülkedeki kazanımları koruyalım
Nahda Hareketi İcra Ofisi düzenlediği olağanüstü toplantının akabinde yazılı açıklama yaptı.
Hareket açıklamasında, “Cumhurbaşkanı Said tarafınca açıklanan istisnai tedbirler Anayasa’ya ve kurumlara yapılmış bir darbedir. Bilhassa parlamenter faaliyetlerin dondurulması ve anayasal bir kurumun denetimi olmaksızın tüm güçlerin tek elde toplanması Anayasa’ya alışılmamıştır.” tabirleri yer aldı.
Ülkenin ortasında bulunduğu yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tehlikesinin yanı sıra ekonomik, toplumsal ve siyasi bahislere ait isteklerin anlayışla karşılandığı belirtilen açıklamada, kelam konusu krizlerden çıkış yolunun ortak tercihlerle çizilebilecek ulusal bir diyalog idaresine muhtaçlık duyduğu vurgulandı.
Hareket, siyasi küme ve sivil toplum örgütlerinin demokratik kazanımların korunması maksadıyla ülkenin ortasında bulunduğu son gelişmelere dair ağır istişarelerde bulunmaları ve en kısa müddette devletin ve kurumlarının anayasal pozisyonuna dönmeleri daveti yaptı.
Tunus’ta Nahda Hareketinin davetine karşılık veren binlerce kişi başkentte, ülkedeki siyasi krizin sona ermesi talebiyle yürüyüş düzenlemişti.
Nahda, Said’i kararlarından dönmeye çağırdı
Hareket, Cumhurbaşkanı Said’den kararlarından dönmesini isterken, sıkıntıların tahlilinde demokrasiye uygun anayasal çerçevede hareket etmesi daveti yaptı.
Askeri ve güvenlik kurumlarının ülkenin güvenliği ve selameti için çalıştığı, birlik ve egemenliğin sembolü olduğu vurgulanan açıklamada, kelam konusu kurumlara siyasi çekişmelerden uzak durmasının mecburî olduğu hatırlatıldı.
Kararlara karşı çıkanlara övgü
Açıklamada, Anayasa’nın ihlali ve keyfi yorumlanmasına karşı olan ve bu niyetlerini uygarca ve barışçıl bir biçimde tabir edenlerin takdirle karşılandığı kaydedildi.
Tüm aşırılıkların kınandığı açıklamada, kabahat işleyenlerin tüzel takibata alınması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada ayrıyeten tüm Tunuslulara daha fazla dayanışma takviye ve birlik ortasında olmaları daveti yapılırken, fitne ve iç savaş daveti yapanlara karşı durulması istendi.
Raşid Gannuşi
Tunus’ta neler olmuştu?
Tunus’ta 25 Temmuz’da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin iştirakiyle protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan hadiselerde başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine akınlar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi vazifeden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu. Said, kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.
Hükümete yönelik bu darbe teşebbüsünün akabinde askerler Tunus Meclis Lideri ve Nahda Hareketi başkanı Raşid el-Gannuşi ile birlikteindeki milletvekillerini Meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararları üzerine halkı barışçıl uğraşa çağıran Gannuşi, yasal bir desteği bulunmayan bu adımın bir “darbe” olduğunu vurgulamıştı.
Kays Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların Anayasa’ya uygun olduğunu ve bunu “darbe” olarak nitelendirenlerden “hukuk derslerini gözden geçirmelerini” istemişti.
Nahda Hareketi İcra Ofisi düzenlediği olağanüstü toplantının akabinde yazılı açıklama yaptı.
Hareket açıklamasında, “Cumhurbaşkanı Said tarafınca açıklanan istisnai tedbirler Anayasa’ya ve kurumlara yapılmış bir darbedir. Bilhassa parlamenter faaliyetlerin dondurulması ve anayasal bir kurumun denetimi olmaksızın tüm güçlerin tek elde toplanması Anayasa’ya alışılmamıştır.” tabirleri yer aldı.
Ülkenin ortasında bulunduğu yeni tip koronavirüs (Kovid-19) tehlikesinin yanı sıra ekonomik, toplumsal ve siyasi bahislere ait isteklerin anlayışla karşılandığı belirtilen açıklamada, kelam konusu krizlerden çıkış yolunun ortak tercihlerle çizilebilecek ulusal bir diyalog idaresine muhtaçlık duyduğu vurgulandı.
Hareket, siyasi küme ve sivil toplum örgütlerinin demokratik kazanımların korunması maksadıyla ülkenin ortasında bulunduğu son gelişmelere dair ağır istişarelerde bulunmaları ve en kısa müddette devletin ve kurumlarının anayasal pozisyonuna dönmeleri daveti yaptı.
Tunus’ta Nahda Hareketinin davetine karşılık veren binlerce kişi başkentte, ülkedeki siyasi krizin sona ermesi talebiyle yürüyüş düzenlemişti.
Nahda, Said’i kararlarından dönmeye çağırdı
Hareket, Cumhurbaşkanı Said’den kararlarından dönmesini isterken, sıkıntıların tahlilinde demokrasiye uygun anayasal çerçevede hareket etmesi daveti yaptı.
Askeri ve güvenlik kurumlarının ülkenin güvenliği ve selameti için çalıştığı, birlik ve egemenliğin sembolü olduğu vurgulanan açıklamada, kelam konusu kurumlara siyasi çekişmelerden uzak durmasının mecburî olduğu hatırlatıldı.
Kararlara karşı çıkanlara övgü
Açıklamada, Anayasa’nın ihlali ve keyfi yorumlanmasına karşı olan ve bu niyetlerini uygarca ve barışçıl bir biçimde tabir edenlerin takdirle karşılandığı kaydedildi.
Tüm aşırılıkların kınandığı açıklamada, kabahat işleyenlerin tüzel takibata alınması gerektiği vurgulandı.
Açıklamada ayrıyeten tüm Tunuslulara daha fazla dayanışma takviye ve birlik ortasında olmaları daveti yapılırken, fitne ve iç savaş daveti yapanlara karşı durulması istendi.
Raşid Gannuşi
Tunus’ta neler olmuştu?
Tunus’ta 25 Temmuz’da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin iştirakiyle protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan hadiselerde başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine akınlar düzenlenmişti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi’yi vazifeden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu. Said, kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.
Hükümete yönelik bu darbe teşebbüsünün akabinde askerler Tunus Meclis Lideri ve Nahda Hareketi başkanı Raşid el-Gannuşi ile birlikteindeki milletvekillerini Meclise almamıştı.
Cumhurbaşkanı Kays Said’in kararları üzerine halkı barışçıl uğraşa çağıran Gannuşi, yasal bir desteği bulunmayan bu adımın bir “darbe” olduğunu vurgulamıştı.
Kays Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların Anayasa’ya uygun olduğunu ve bunu “darbe” olarak nitelendirenlerden “hukuk derslerini gözden geçirmelerini” istemişti.