ahmetbeyler
Active member
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin küme toplantısında gündemi kıymetlendirdi.
Kılıçdaroğlu, Cemal Kaşıkçı cinayeti davasının Suudi Arabistan’a devredilmesini Türkiye’nin prestij kaybı olarak nitelendirerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş tabirlerini hatırlattı.
“Kaşıkçı konsoloslukta alçakça şehit edildi” diyen Erdoğan, “Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden dokümanları almak istedi. Evrakları dinletiriz lakin vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz. Ses kaydında üst seviye asker açıkça ‘Ben kesmeyi düzgün bilirim’ diyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir” tabirlerini kullanmıştı.
‘Enayinin kim olduğu ortaya çıktı’
Kılıçdaroğlu bu sözleri hatırlatarak, davanın devredilmesine ait, “İstanbul’da yaşanan bir cinayetin sonucunı vermesi gereken mahkemenin prestijini Suudi Arabistan’a devrediyorsun. Egemenlik hakkını devrediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bu biçimde bir rezalet görülmedi. ‘Enayi’ diyordu onlara. Artık enayinin kim olduğu ortaya çıktı. Ne için para için. Bahçeli’de buna evet diyor, nasıl milliyetçi anlamadım.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şu biçimde:
Bütün söylemlerimizi, tahlillerimizi alana taşımak zorundayız. Esnafa, taksiciye, konut bayanına, sanayiciye toplumun her katmanına söylemlerimizi taşımak zorundadır. Biz her sıkıntıya akılcı tahliller üreten partiyiz. Bizim akılcı tahlillerimizi anlattığınız sürece halk bizi iktidara getirecek. Halk biliyor ki artık vakit CHP periyodudur. Birtakım anketlerde kararsızların olduğu söyleniyor. Tahlillerimizi onlara anlatacaksınız, kararlılıkla anlatacaksınız. Var olan sıkıntıların tek tahlil adresi CHP’dir diyeceklerdir.
Memleketin yeterli yönetilmediğini görüyorlar. Her baştan bir sesin çıktığını görüyorlar. Bir bakanın dediğini bir öbür bakanın yalanladığını görüyorlar. Bir bakanın dediğinin AK Parti Küme Lideri tarafınca tam zıddının söylendiğini biliyorlar. Birisi taban fiyat hakkında A diye söylerken başkası 28 harfi atlayıp Z diyebiliyor. Fiyatlara hâkim olmadıklarını biliyorlar. Devletin büyük ölçüde soyulacak bir düzenek olarak algılandığını biliyorlar. İktidar sahiplerinin ülkeyi yönetemediğini herkes biliyor. bu biçimde bu ülkeyi sahiden ülkenin çıkarlarını savunan, hangi partiye oy verirse versin tüm Türkiye’yi kucaklayan, ayrıştırmayan, bölmeyen, arbedeli bir lisan yerine barışçıl bir lisan kullanan bir iktidara gereksinim var. O iktidarın ismi Millet İttifakı ve CHP’dir.
Devlet takımlarına kimlerin hangi torpillerle yerleştiğini görüyorlar, yaşıyorlar. Haksızlıkların hangi boyutlara ulaştığını görüyorlar. Havuz medyası tam aksini söylese dahi vatandaşımız tüm bunları biliyor. Bilmenin ötesinde yaşıyor.
3 milyon hane elektriksiz
21. yüzyılın Türkiyesi’nden kelam ediyor. 3 milyon 449 bin 344 ailenin, iş yerinin elektriği kesildi. Yaşıyor bunu vatandaş. Elektriğe gelen artırımları geliyor. Elektrik faturasını ödemeyecek noktaya bu ülkeyi getiriyorlarsa vatandaş bunu yaşayarak görüyor. Ben 3 milyon 449 bin 344 hanede elektrikler kesildi onların sözcüsü olarak şuurlu olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum. 3 milyon 500 bin hanenin sözcüsü kim olacak? Bu haksızlığı yapan iktidarı geniş kitlelere nasıl anlatacağız? Ülke bu biçimde bir noktaya gidiyorsa hepimizin tarihi bir sorumluluğu var. Türkiye’yi buradan çekip çıkartmak zorundayız. 1 milyon 93 bin 581 hanenin de doğalgazı kesildi kışın ortasında. İktidar sahipleri bunun ne kadar farkında?
TÜİK’e göre işsizlik düşüşte
İşsizlik… Talimat veriyorlar ‘işsizlik azaldı’ diye. Siz onu benim külahıma anlatın. Onlara nazaran Türkiye’de iş var lakin iş beğenmiyorlar, ondan çalışmıyorlar. Halka bu biçimde söylüyorlar. Aldatmak, kandırmak istiyorlar halkı. Yalnızca Adıyaman’da 78 paklık çalışanı için 17 bin 86 kişi başvurmuş.
Şanlıurfa’da 60 paklık çalışanı için 53 bin 224 kişi başvuruyor. Hani beğenmiyorlardı? Bunlar yönetemiyorlar. Yönetme güçleri, kapasiteleri, ayrıntıları yok. Hazır parayla yönetim ettiler. Malları, mülkleri sattılar yönetim ettiler. Fabrikaları, bankaları, hazine topraklarını sattılar aldıkları parayla yönetim ettiler. Deniz bitti artık ne yapacaklarını bilmiyorlar. Artık Türkiye’nin prestijini satıyorlar.
Gazetecilere akınlar
Gazetecinin misyonu gerçekleri yazmaktır. Gerçekleri yazmak bugünkü şartlarda riski üstlenmek demektir. Ergun Poyraz hücuma uğradı. Ağır bakımda. Bugüne kadar hücuma uğrayan gazeteciler ötürüsıyla mahpusa giren olmadı. Bir tweet ötürüsıyla öğrenciler mahpusa atıldı. Kendisine şifalar diliyoruz. Kimse moralini bozmasın. Bu çeşit ataklar olacaktır bunun hepimiz farkındayız zira gerçekleri geniş kitlelerin öğrenmesini istemiyorlar.
Et ve Süt Kurumu’nun kapanan kapısı
Milyonlarca personel, memur, emekli enflasyon sayısına bakılırsa maaş alacak. Talimat veriyorlar sayısı düşük göster diye. Düşük göster ki aylıkları az verelim… TÜİK’e gittim ve açıklama yaptım. bu biçimdece o kurumda namuslu bürokratlar seslerini çıkarttılar neredeyse üst seviye yönetici kalmadı. Kimileri da istifa ettiler.
Ulusal Eğitim Bakanlığı imtihan yapıyor. KPSS’de torpil yok. Türkiye’de dereceye giriyorlar kelamlı imtihanda hakları yeniliyor. Yüzbinlerce haksızlığa uğrayan, sözlüde elenen genç arkadaşların hakkını, hukukunu aramak için bakanlığa gittim.
Her anne baba evladının karnının doymasını ister. Kâfi beslenme bir haktır. Üniversal bir haktır. Bir anne çocuğuna süt veremiyorsa, et veremiyorsa, bir kurumun başındaki kişi ‘Kuyrukları bitirmek için ete artırım yaptık’ diyorsak bunu bayağı bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna anlatırsanız bu gerçek olmaz. Oraya gitmelisiniz. Onun önünde açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Kimi enteller var ‘Kılıçdaroğlu gitti kapılar kapandı’ diyor. Ben kapılar açılsın diye değil, evlatlarımızın hakkını ve hukukunu korumak için oradayım.
Bakandan randevu talep etseydi diyorlar. Benim muhatabım bakan değil, Et ve Süt Kurumu. Devletteki çürüme, bürokrasideki dehşet görülsün. Hesap veren bir bürokrasi yok. Talimat alan bir bürokrasi var. Bürokrasi sahiden namusluysa, hesap veriyorsa bütün kapılarını açar. Siz bunu yapmazsanız AK Parti iktidarının devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız.
TÜİK her yılın Şubat ayında kırmızı et üretimi istatistiklerini yayımlardı. En daha sonra 11 Şubat 2020’de yayımlandı. niye yayımlamıyor? Zira gerçekleri milletin bilmesini istemiyorlar. Bizim misyonumuz buna dikkat çekmek.
Et ve Süt Kurumu’nda depo oyunu
Et ve Süt Kurumu’nun 2019’a nazaran ziyanı 32 milyon lira. Tolga Şardan diye gazeteci arkadaşımız var. Et ve Süt Kurumu soğuk hava depolarında 70 bin ton tutuyor. Birden teğe yöneticiler karar alıyor. 3 mislinden çok artırım yapıp 45 kuruş yapıyorlar. Bir kurum yöneticileri tarafınca bakanın da bilgisi dahilinde 200 trilyonluk bir soygunla karşı karşıya kalıyor. daha sonra Bingöl’deki depoya 18 kuruştan, Denizli’deki depoya 15 kuruştan, Bursa, Ankara, Uşak’taki depolara 11 ve 12 kuruştan, Sivas’taki depoya da 10 kuruştan eti stokladılar. Demek ki tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunan CHP bu sonuçlara yol açıyor.
Cumhur, Çay Kanunu’na ret verdi
Rize gittim herkes şikayetçi. Çay Kanunu hazırladık. TBMM’de görüşülecekken AK Parti ve MHP ret oyu verdi. Rizeli kardeşlerime söylüyorum. Kesintisiz oy veriyorsunuz, sizin alın terinizi başkalarınıza peşkeş çekiyor. Bu milletin hakkını, hukukunu savunacağız. Yeni bir periyodun başladığını herkes bilmeli. Kendilerine söylemiş olduk. Kabul etmiyorsanız, siz kanun getirin biz takviye vereceğiz. Onu da getirmiyorlar neden? Daha soygun bitmedi.
Kaşıkçı belgesi failin elinde
Yönetemeyen beşerler bir süre daha sonra münasebet ararlar. Yöneteceğiz ancak şu CHP var ya CHP diyorlar. Ne yaptı CHP? Ne derlerse desinler yönetemedikleri çıkıyor ortaya. Asıl beni üzen devletin prestijini satmak. Devletin prestijini ayaklar altına alamazsınız. İstanbul’da Suudi Konsolosluğu’nda bir cinayet işlendi. Ses kaydına alındı, tüm dünyaya servis edildi. Cinayetin burada olduğu belirli. Erdoğan kalktı bir konuşma yaptı. Suudlar, ‘Davayı bize devredin’ dedi ‘hayır’ dedi. ‘Suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul Mahkemeleri’nin Memleketler arası Hukuka göre yargılaması gerekir’ dedi. Ne oldu? Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde egemenlik hakkını kullanan üç kurumdan biri yargıdır. İstanbul’da yaşanan bir cinayetin sonucunı vermesi gereken mahkemenin prestijini Suudi Arabistan’a devrediyorsun. Egemenlik hakkını devrediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bu biçimde bir rezalet görülmedi. ‘Enayi’ diyordu onlara. Artık enayinin kim olduğu ortaya çıktı. Ne için para için. Bahçeli’de buna evet diyor, nasıl milliyetçi anlamadım.
Devletin dini adalettir diyoruz. Adaleti parayla pulla devrediyorsun. 84 milyonun prestijini, ahlakını, saygınlığını devrediyorsun.
Tutuklu avukatlar
CHP ne yapacak?
Gittiğiniz yerlerde size soruyorlar ‘Ne yapacaksınız bunu anlatın’ diyorlar. Allah’ın müsaadesi bu milletin taktiri ile iktidar olduğumuzda birinci yapacağımız iş devlette israfa son vermektir. Bir numaralı genelge. O denli otomobiller, yatlar, katlar, uçaklar yok.
Bir devlet sağlıklı bir idare için planlama yapar. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kuracağız.
Çiftçinin ve esnafın kredilerin faizlerini sileceğiz.
Döviz garantili süreçler… Diyorlar ya ‘Biz milliyetçiyiz’ sizin milliyetçiliğiniz… O döviz garantili süreçlerin tamamını Türk Lirası’na çevireceğiz. Kim milliyetçi, kim ülkücü, kim vatansever herkes bakılırsacek. Mahkemeden karar çıkartmışlar Kılıçdaroğlu ‘beşli çete’ demesin diye. Sizin feriştahınız gelse beni susturamaz.
Türkiye’de herkes bir sıkıntı küpü. Ekonomik Toplumsal Kurula çağıracağız anlatın kaygılarınızı. Ekonomik Toplumsal Kurulu fonksiyonel hale getireceğiz.
Kamuda mali disiplini sağlayacağız. Bütçe paraları nerelere harcanıyor muhakkak değil. Varlık Fonu’nu kaldıracağız. Soygun nizamına son vereceğiz.
Her birimiz vergi ödüyoruz. Enflasyon da en haksız vergi. Ulusal Vergi Kurulu kuracağız. Türkiye’de merak eden herkes vergiler nerelere harcandı diye bakıp nazarancek.
Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Bu Meclis’te rüşvet alanın, iş takipçiliği yapanın, TÜGVA’nın hizmetkarlığını yapanlara yer yok. Birinci çıkaracağımız kanunlardan biri Siyasi Ahlak Kanunu.
En geç iki yıl ortasında Suriyeli kardeşlerimizi kendi özgür iradeleriyle ülkelerine dönmelerini sağlayacağız.
Suriyeliler yoksul, fukaraların olduğu mahallelere gidiyor biliyoruz. Kalktılar, Göç Yönetimi’ne güzelleme yapıyor şiirlerle. Bir tweet attım sorduğum sorular çok sıradan. “1. Sığınmacıların eski kimlik ayrıntıları elinizde mevcut mu? 2. Kaçına vatandaşlık verdiniz ve hangi güvenlik soruşturmalarından geçirdiniz? 3. Sonlarımızın delik deşik edilmesini niye izliyorsunuz? Maksat ne? Neyin hazırlığındasınız?” diye sordum. Yanıt tık yok, hakaret var. Bu sorulara karşılık veremezler.
Süleyman Şah Türbesi’ni kendi toprağımıza, bir daha yerine koyacağız. Kelamda milliyetçi bunlar. Çıkar peşinde koşandan milliyetçi olmaz.
Halka hesap vermesini bileceğiz. Onurlu bir nazaranv olarak kabul edeceğiz. Onun için Meclis İç Tüzüğü’nü değiştireceğiz. Kesin Hesap Komitesi kuracağız. Bizler ve bakanlar, Kesin Hesap Kurulu’na gelecek ve biz hesap vereceğiz. Gelecek oraya ana muhalefet partisi diyelim ki Bahçeli oldu, olur mu? Diyelim ki Erdoğan oldu. Otur kardeşim makamın orda Kesin Hesap Komitesi Liderisin biz hesap vereceğiz.
Bahçeli’ye karşılık
Sayın Bahçeli bugünkü küme toplantısında ‘Zamlar, hayat pahalılığı hepsi geçicidir. Müslümana karamsarlık haramdır’ demiş. İslam alemine fetva veriyor. Aslında utanmasalar ‘Bize oy vermemek haramdır’ diyecekler. Bu beyefendilere nazaran çalmak, yolsuzluk yapmak, 128 milyarı hiç etmek haram değil lakin karamsarlık haram. MHP’ye sahiden üzülüyorum. bu biçimde bir duruma düşmemeliydi.
Kılıçdaroğlu, Cemal Kaşıkçı cinayeti davasının Suudi Arabistan’a devredilmesini Türkiye’nin prestij kaybı olarak nitelendirerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmiş tabirlerini hatırlattı.
“Kaşıkçı konsoloslukta alçakça şehit edildi” diyen Erdoğan, “Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan bizden dokümanları almak istedi. Evrakları dinletiriz lakin vermeyiz, bir de bunları yok mu edeceksiniz. Ses kaydında üst seviye asker açıkça ‘Ben kesmeyi düzgün bilirim’ diyor. Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir” tabirlerini kullanmıştı.
‘Enayinin kim olduğu ortaya çıktı’
Kılıçdaroğlu bu sözleri hatırlatarak, davanın devredilmesine ait, “İstanbul’da yaşanan bir cinayetin sonucunı vermesi gereken mahkemenin prestijini Suudi Arabistan’a devrediyorsun. Egemenlik hakkını devrediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bu biçimde bir rezalet görülmedi. ‘Enayi’ diyordu onlara. Artık enayinin kim olduğu ortaya çıktı. Ne için para için. Bahçeli’de buna evet diyor, nasıl milliyetçi anlamadım.” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şu biçimde:
Bütün söylemlerimizi, tahlillerimizi alana taşımak zorundayız. Esnafa, taksiciye, konut bayanına, sanayiciye toplumun her katmanına söylemlerimizi taşımak zorundadır. Biz her sıkıntıya akılcı tahliller üreten partiyiz. Bizim akılcı tahlillerimizi anlattığınız sürece halk bizi iktidara getirecek. Halk biliyor ki artık vakit CHP periyodudur. Birtakım anketlerde kararsızların olduğu söyleniyor. Tahlillerimizi onlara anlatacaksınız, kararlılıkla anlatacaksınız. Var olan sıkıntıların tek tahlil adresi CHP’dir diyeceklerdir.
Memleketin yeterli yönetilmediğini görüyorlar. Her baştan bir sesin çıktığını görüyorlar. Bir bakanın dediğini bir öbür bakanın yalanladığını görüyorlar. Bir bakanın dediğinin AK Parti Küme Lideri tarafınca tam zıddının söylendiğini biliyorlar. Birisi taban fiyat hakkında A diye söylerken başkası 28 harfi atlayıp Z diyebiliyor. Fiyatlara hâkim olmadıklarını biliyorlar. Devletin büyük ölçüde soyulacak bir düzenek olarak algılandığını biliyorlar. İktidar sahiplerinin ülkeyi yönetemediğini herkes biliyor. bu biçimde bu ülkeyi sahiden ülkenin çıkarlarını savunan, hangi partiye oy verirse versin tüm Türkiye’yi kucaklayan, ayrıştırmayan, bölmeyen, arbedeli bir lisan yerine barışçıl bir lisan kullanan bir iktidara gereksinim var. O iktidarın ismi Millet İttifakı ve CHP’dir.
Devlet takımlarına kimlerin hangi torpillerle yerleştiğini görüyorlar, yaşıyorlar. Haksızlıkların hangi boyutlara ulaştığını görüyorlar. Havuz medyası tam aksini söylese dahi vatandaşımız tüm bunları biliyor. Bilmenin ötesinde yaşıyor.
3 milyon hane elektriksiz
21. yüzyılın Türkiyesi’nden kelam ediyor. 3 milyon 449 bin 344 ailenin, iş yerinin elektriği kesildi. Yaşıyor bunu vatandaş. Elektriğe gelen artırımları geliyor. Elektrik faturasını ödemeyecek noktaya bu ülkeyi getiriyorlarsa vatandaş bunu yaşayarak görüyor. Ben 3 milyon 449 bin 344 hanede elektrikler kesildi onların sözcüsü olarak şuurlu olarak elektrik faturamı ödemedim ve ödemiyorum. 3 milyon 500 bin hanenin sözcüsü kim olacak? Bu haksızlığı yapan iktidarı geniş kitlelere nasıl anlatacağız? Ülke bu biçimde bir noktaya gidiyorsa hepimizin tarihi bir sorumluluğu var. Türkiye’yi buradan çekip çıkartmak zorundayız. 1 milyon 93 bin 581 hanenin de doğalgazı kesildi kışın ortasında. İktidar sahipleri bunun ne kadar farkında?
TÜİK’e göre işsizlik düşüşte
İşsizlik… Talimat veriyorlar ‘işsizlik azaldı’ diye. Siz onu benim külahıma anlatın. Onlara nazaran Türkiye’de iş var lakin iş beğenmiyorlar, ondan çalışmıyorlar. Halka bu biçimde söylüyorlar. Aldatmak, kandırmak istiyorlar halkı. Yalnızca Adıyaman’da 78 paklık çalışanı için 17 bin 86 kişi başvurmuş.
Şanlıurfa’da 60 paklık çalışanı için 53 bin 224 kişi başvuruyor. Hani beğenmiyorlardı? Bunlar yönetemiyorlar. Yönetme güçleri, kapasiteleri, ayrıntıları yok. Hazır parayla yönetim ettiler. Malları, mülkleri sattılar yönetim ettiler. Fabrikaları, bankaları, hazine topraklarını sattılar aldıkları parayla yönetim ettiler. Deniz bitti artık ne yapacaklarını bilmiyorlar. Artık Türkiye’nin prestijini satıyorlar.
Gazetecilere akınlar
Gazetecinin misyonu gerçekleri yazmaktır. Gerçekleri yazmak bugünkü şartlarda riski üstlenmek demektir. Ergun Poyraz hücuma uğradı. Ağır bakımda. Bugüne kadar hücuma uğrayan gazeteciler ötürüsıyla mahpusa giren olmadı. Bir tweet ötürüsıyla öğrenciler mahpusa atıldı. Kendisine şifalar diliyoruz. Kimse moralini bozmasın. Bu çeşit ataklar olacaktır bunun hepimiz farkındayız zira gerçekleri geniş kitlelerin öğrenmesini istemiyorlar.
Et ve Süt Kurumu’nun kapanan kapısı
Milyonlarca personel, memur, emekli enflasyon sayısına bakılırsa maaş alacak. Talimat veriyorlar sayısı düşük göster diye. Düşük göster ki aylıkları az verelim… TÜİK’e gittim ve açıklama yaptım. bu biçimdece o kurumda namuslu bürokratlar seslerini çıkarttılar neredeyse üst seviye yönetici kalmadı. Kimileri da istifa ettiler.
Ulusal Eğitim Bakanlığı imtihan yapıyor. KPSS’de torpil yok. Türkiye’de dereceye giriyorlar kelamlı imtihanda hakları yeniliyor. Yüzbinlerce haksızlığa uğrayan, sözlüde elenen genç arkadaşların hakkını, hukukunu aramak için bakanlığa gittim.
Her anne baba evladının karnının doymasını ister. Kâfi beslenme bir haktır. Üniversal bir haktır. Bir anne çocuğuna süt veremiyorsa, et veremiyorsa, bir kurumun başındaki kişi ‘Kuyrukları bitirmek için ete artırım yaptık’ diyorsak bunu bayağı bir basın toplantısı yaparak kamuoyuna anlatırsanız bu gerçek olmaz. Oraya gitmelisiniz. Onun önünde açıklamalısınız. Haksızlığın ne olduğunu söylemelisiniz. Kimi enteller var ‘Kılıçdaroğlu gitti kapılar kapandı’ diyor. Ben kapılar açılsın diye değil, evlatlarımızın hakkını ve hukukunu korumak için oradayım.
Bakandan randevu talep etseydi diyorlar. Benim muhatabım bakan değil, Et ve Süt Kurumu. Devletteki çürüme, bürokrasideki dehşet görülsün. Hesap veren bir bürokrasi yok. Talimat alan bir bürokrasi var. Bürokrasi sahiden namusluysa, hesap veriyorsa bütün kapılarını açar. Siz bunu yapmazsanız AK Parti iktidarının devlette yarattığı çürümeyi anlatamazsınız.
TÜİK her yılın Şubat ayında kırmızı et üretimi istatistiklerini yayımlardı. En daha sonra 11 Şubat 2020’de yayımlandı. niye yayımlamıyor? Zira gerçekleri milletin bilmesini istemiyorlar. Bizim misyonumuz buna dikkat çekmek.
Et ve Süt Kurumu’nda depo oyunu
Et ve Süt Kurumu’nun 2019’a nazaran ziyanı 32 milyon lira. Tolga Şardan diye gazeteci arkadaşımız var. Et ve Süt Kurumu soğuk hava depolarında 70 bin ton tutuyor. Birden teğe yöneticiler karar alıyor. 3 mislinden çok artırım yapıp 45 kuruş yapıyorlar. Bir kurum yöneticileri tarafınca bakanın da bilgisi dahilinde 200 trilyonluk bir soygunla karşı karşıya kalıyor. daha sonra Bingöl’deki depoya 18 kuruştan, Denizli’deki depoya 15 kuruştan, Bursa, Ankara, Uşak’taki depolara 11 ve 12 kuruştan, Sivas’taki depoya da 10 kuruştan eti stokladılar. Demek ki tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunan CHP bu sonuçlara yol açıyor.
Cumhur, Çay Kanunu’na ret verdi
Rize gittim herkes şikayetçi. Çay Kanunu hazırladık. TBMM’de görüşülecekken AK Parti ve MHP ret oyu verdi. Rizeli kardeşlerime söylüyorum. Kesintisiz oy veriyorsunuz, sizin alın terinizi başkalarınıza peşkeş çekiyor. Bu milletin hakkını, hukukunu savunacağız. Yeni bir periyodun başladığını herkes bilmeli. Kendilerine söylemiş olduk. Kabul etmiyorsanız, siz kanun getirin biz takviye vereceğiz. Onu da getirmiyorlar neden? Daha soygun bitmedi.
Kaşıkçı belgesi failin elinde
Yönetemeyen beşerler bir süre daha sonra münasebet ararlar. Yöneteceğiz ancak şu CHP var ya CHP diyorlar. Ne yaptı CHP? Ne derlerse desinler yönetemedikleri çıkıyor ortaya. Asıl beni üzen devletin prestijini satmak. Devletin prestijini ayaklar altına alamazsınız. İstanbul’da Suudi Konsolosluğu’nda bir cinayet işlendi. Ses kaydına alındı, tüm dünyaya servis edildi. Cinayetin burada olduğu belirli. Erdoğan kalktı bir konuşma yaptı. Suudlar, ‘Davayı bize devredin’ dedi ‘hayır’ dedi. ‘Suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul Mahkemeleri’nin Memleketler arası Hukuka göre yargılaması gerekir’ dedi. Ne oldu? Bu davayı aldı Suudi Arabistan’a havale etti. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde egemenlik hakkını kullanan üç kurumdan biri yargıdır. İstanbul’da yaşanan bir cinayetin sonucunı vermesi gereken mahkemenin prestijini Suudi Arabistan’a devrediyorsun. Egemenlik hakkını devrediyorsun. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde bu biçimde bir rezalet görülmedi. ‘Enayi’ diyordu onlara. Artık enayinin kim olduğu ortaya çıktı. Ne için para için. Bahçeli’de buna evet diyor, nasıl milliyetçi anlamadım.
Devletin dini adalettir diyoruz. Adaleti parayla pulla devrediyorsun. 84 milyonun prestijini, ahlakını, saygınlığını devrediyorsun.
Tutuklu avukatlar
CHP ne yapacak?
Gittiğiniz yerlerde size soruyorlar ‘Ne yapacaksınız bunu anlatın’ diyorlar. Allah’ın müsaadesi bu milletin taktiri ile iktidar olduğumuzda birinci yapacağımız iş devlette israfa son vermektir. Bir numaralı genelge. O denli otomobiller, yatlar, katlar, uçaklar yok.
Bir devlet sağlıklı bir idare için planlama yapar. Stratejik Planlama Teşkilatı’nı kuracağız.
Çiftçinin ve esnafın kredilerin faizlerini sileceğiz.
Döviz garantili süreçler… Diyorlar ya ‘Biz milliyetçiyiz’ sizin milliyetçiliğiniz… O döviz garantili süreçlerin tamamını Türk Lirası’na çevireceğiz. Kim milliyetçi, kim ülkücü, kim vatansever herkes bakılırsacek. Mahkemeden karar çıkartmışlar Kılıçdaroğlu ‘beşli çete’ demesin diye. Sizin feriştahınız gelse beni susturamaz.
Türkiye’de herkes bir sıkıntı küpü. Ekonomik Toplumsal Kurula çağıracağız anlatın kaygılarınızı. Ekonomik Toplumsal Kurulu fonksiyonel hale getireceğiz.
Kamuda mali disiplini sağlayacağız. Bütçe paraları nerelere harcanıyor muhakkak değil. Varlık Fonu’nu kaldıracağız. Soygun nizamına son vereceğiz.
Her birimiz vergi ödüyoruz. Enflasyon da en haksız vergi. Ulusal Vergi Kurulu kuracağız. Türkiye’de merak eden herkes vergiler nerelere harcandı diye bakıp nazarancek.
Siyaseti kirlilikten arındıracağız. Bu Meclis’te rüşvet alanın, iş takipçiliği yapanın, TÜGVA’nın hizmetkarlığını yapanlara yer yok. Birinci çıkaracağımız kanunlardan biri Siyasi Ahlak Kanunu.
En geç iki yıl ortasında Suriyeli kardeşlerimizi kendi özgür iradeleriyle ülkelerine dönmelerini sağlayacağız.
Suriyeliler yoksul, fukaraların olduğu mahallelere gidiyor biliyoruz. Kalktılar, Göç Yönetimi’ne güzelleme yapıyor şiirlerle. Bir tweet attım sorduğum sorular çok sıradan. “1. Sığınmacıların eski kimlik ayrıntıları elinizde mevcut mu? 2. Kaçına vatandaşlık verdiniz ve hangi güvenlik soruşturmalarından geçirdiniz? 3. Sonlarımızın delik deşik edilmesini niye izliyorsunuz? Maksat ne? Neyin hazırlığındasınız?” diye sordum. Yanıt tık yok, hakaret var. Bu sorulara karşılık veremezler.
Süleyman Şah Türbesi’ni kendi toprağımıza, bir daha yerine koyacağız. Kelamda milliyetçi bunlar. Çıkar peşinde koşandan milliyetçi olmaz.
Halka hesap vermesini bileceğiz. Onurlu bir nazaranv olarak kabul edeceğiz. Onun için Meclis İç Tüzüğü’nü değiştireceğiz. Kesin Hesap Komitesi kuracağız. Bizler ve bakanlar, Kesin Hesap Kurulu’na gelecek ve biz hesap vereceğiz. Gelecek oraya ana muhalefet partisi diyelim ki Bahçeli oldu, olur mu? Diyelim ki Erdoğan oldu. Otur kardeşim makamın orda Kesin Hesap Komitesi Liderisin biz hesap vereceğiz.
Bahçeli’ye karşılık
Sayın Bahçeli bugünkü küme toplantısında ‘Zamlar, hayat pahalılığı hepsi geçicidir. Müslümana karamsarlık haramdır’ demiş. İslam alemine fetva veriyor. Aslında utanmasalar ‘Bize oy vermemek haramdır’ diyecekler. Bu beyefendilere nazaran çalmak, yolsuzluk yapmak, 128 milyarı hiç etmek haram değil lakin karamsarlık haram. MHP’ye sahiden üzülüyorum. bu biçimde bir duruma düşmemeliydi.