İstanbul Baro Lideri Mehmet Durakoğlu, 5 Nisan Avukatlar Günü’nde siyasallaşan yargı sistemini eleştirdi. İktidarın yargının bağımsızlaşması için adım atmadığını kaydeden Durakoğlu, “Geldiğimiz noktanın kısa özetini evvelki hafta Anayasa Mahkemesi Lideri ilan etti. Bu ülkede mahkemeye yapılan kişisel müracaatların yüzde 77’si “adil yargılanma hakkının ihlali” argümanını taşımakta, mahkeme tarafınca da bu müracaatların yüzde 72’si ihlal sonucuyla sonuçlandırılmaktadır” tabirlerini kullandı.
“ANAYASASIZ REJİM”
Mevcut rejimde “hukuk devleti” diye bir olgudan bahsedilemeyeceğini kaydeden Durakoğlu, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığından kelam etmek de bu sözcüklere içtenlik yüklemek de muhtemel değildir. Bu anayasasız rejim sürdükçe, hepsi birer birer yitirilen demokratik, laik, toplumsal, hukuk devleti prensiplerinin yitiminden kaynaklanan niçinlerle totaliter bir rejime yanlışsız sürükleneceğimizdir. Bu ülkenin adliyelerinde yaşanan hukuka karşıtlıkların bizi götürdüğü kriz ortamı, giderek otoriterleşen 17 Nisan rejiminin uzantısıdır. 2009, 2015 ve 2019’da üç defa Yargı Islahatı Strateji Evrakları hazırlayıp, bu evraklara koşut olarak çıkarılan paketlerin bizi hukuk devletine yanlışsız yönlendireceği umutları verilirken, geldiğimiz noktada tamamıyla derinleşen bir buhranı söz etmiştir. Hukuk devleti olamazsak, bu mesleği yapamayacağımızı biliyoruz. Yargının kurucu ögesi olan savunmanın temsilcileri olarak, yaşanan hukuksuzluklardan hissemize düşeni alırken gösterdiğimiz direnç bu niçinledir.”
“ANAYASASIZ REJİM”
Mevcut rejimde “hukuk devleti” diye bir olgudan bahsedilemeyeceğini kaydeden Durakoğlu, kelamlarını şu biçimde sürdürdü:
“Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığından kelam etmek de bu sözcüklere içtenlik yüklemek de muhtemel değildir. Bu anayasasız rejim sürdükçe, hepsi birer birer yitirilen demokratik, laik, toplumsal, hukuk devleti prensiplerinin yitiminden kaynaklanan niçinlerle totaliter bir rejime yanlışsız sürükleneceğimizdir. Bu ülkenin adliyelerinde yaşanan hukuka karşıtlıkların bizi götürdüğü kriz ortamı, giderek otoriterleşen 17 Nisan rejiminin uzantısıdır. 2009, 2015 ve 2019’da üç defa Yargı Islahatı Strateji Evrakları hazırlayıp, bu evraklara koşut olarak çıkarılan paketlerin bizi hukuk devletine yanlışsız yönlendireceği umutları verilirken, geldiğimiz noktada tamamıyla derinleşen bir buhranı söz etmiştir. Hukuk devleti olamazsak, bu mesleği yapamayacağımızı biliyoruz. Yargının kurucu ögesi olan savunmanın temsilcileri olarak, yaşanan hukuksuzluklardan hissemize düşeni alırken gösterdiğimiz direnç bu niçinledir.”