ahmetbeyler
Active member
CHP Genel Lider Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, “Türkiye’nin davetiyle bir süre evvel yapılan Karadeniz’de Şimdiki Gelişmeler toplantısına bölge ülkelerinin savunma bakanları katılırken, Rusya davet edilmedi. İktidarın Rusya’yı davet etmediği toplantıya, Ukrayna’yı davet etmesi, bunun yanı sıra Karadeniz’e kıyısı olmayan Polonya’nın da görüşmede yer alması dikkat cazibeli. Kanımca iktidar etkin tarafsızlık siyasetinden ABD çizgisine gerçek geçiş yapma hazırlığında!” dedi.
CHP Genel Lider Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık kıymetlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın, değerlendirmeleri özetle şu biçimde:
“İktidarın 20 yıldır izlediği siyasetlerle yolsuzluklarla uğraş niyetinin olmadığı biliniyor. Bu siyasetler Türkiye’yi, devlet olarak yaralayan ve saygınlığını sarsan bir noktaya getirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Milletlerarası Narkotik ve Kara Para Raporu’nda Türkiye’nin ‘uyuşturucuda transit, kara parada merkez ülke’ olarak nitelendirilmesi AK Parti’nin ülkeyi getirdiği noktayı gösteriyor!
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iki hafta evvel yayınladığı İnsan Hakları Raporu’nda Türkiye ile ilgili argüman ve tespitlerine reaksiyon gösteren ‘külliyen reddediyoruz’ diye açıklama yapan iktidarın, birebir ABD Dışişleri Bakanlığının kokain, kara para, sanal bahis, kumar ithamlarına, transit ve merkez ülke olarak nitelendirmesine sessiz kalması, BaFin’in açıklamalarına ve kara para argümanlarına iktidar ve Ziraat Bankası’ndan ses seda çıkmaması bu açıdan çok dikkat çekici!
‘Emeklinin bayram ikramiyesi taban fiyatın altında kalmayacak’
Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye programımızı kopyalayıp 1.000 TL ikramiyeye dönüştüren AK Parti, yüzde 61’e ulaşan enflasyona karşın emekliye artırım konusunu gündeme almadı. Kur Muhafazalı Mevduat (KKM) sahiplerine üç ayda 25 milyar TL ödeyen iktidar, 13 milyon emekliye yapılacak bayram ikramiyesi ödemesinin 25 milyar olduğunu, şayet artırım yapılırsa ‘hiperenflasyon’ yaşanacağını mazeret ediyor!
Her seferinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı frenleyen, çalışanların, emeklilerin daha uygun şartlarda enflasyon karşısında hayatını idame ettirebileceği gelire sahip bulunmasına set çeken Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı servet sahiplerinin, varlıklıların koruyucusu ve hamisi olduğunu gösterdi. CHP ve paydaşlarının iktidarında çalışan, memur, personel, taban fiyatlı, emekli insanca yaşayacağı, enflasyon mağduru olmayacağı fiyatlara sahip olacak. En düşük emekli aylığı ve emeklinin bayram ikramiyesi taban fiyatın altında kalmayacak.
‘İktidar halkın sıhhati için yapılan salgın harcamalarından kurtulmak istiyor’
Sıhhat Bakanlığı’nın pandemi sona ermeden, hadiseler ve vefatlar devam ederken Sıhhat Uygulama Tebliği’nde değişikliğe giderek hastanelere yatanlar için pandemi bakım ve ağır bakım fiyat ödemelerini yürürlükten kaldırması, toplumsal devlet unsuruyla bağdaşmayan bir karardır. Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) pandeminin bittiğini ilan etmedi. Anlaşılan iktidarın ivedisi var ve bir an evvelden halkın sıhhati için yapılan salgın harcamalarından kurtulmak istiyor!
İktidar, milyonlarca Suriyeliye verilen parasız sıhhat hizmeti için yüklü harcamalarla kaynakları tüketirken, faturayı kendi vatandaşına çıkartmaktadır. Daha evvel Suriyelilere harcanan milyar dolarları savunarak ‘bir daha harcarız’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde Suriyelileri ‘onurlu ve inançlı bir biçimde geri göndermekten’ kelam etmeye başladı. İktidar ittifakının küçük ortağı, sistemsiz göçün istila olduğunu, misafirliğin de bir hududu olması gerektiğini söylemeye başladı. Bizim yıllardır söylemiş olduğimiz noktaya geldiler ve yanlışlarını itiraf ettiler.
‘115 yıl çalışması gerekli’
İktidar, konut fiyat ve maliyet endeksindeki artış yüzde 90’ı aşarken T.C. vatandaşlığı için gayrimenkul alımı fiyatını, 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltti. Bir yabancının 400 bin dolara aldığı konutu taban fiyatlı bir Türk vatandaşının alabilmesi için, yemeden-içmeden yaklaşık 1400 ay fiyatını biriktirmesi ve bunun için de 115 yıl çalışması gerekli!
İktidarın TL’yi itibarsızlaştırıp, değersizleştiren faiz-kur siyasetlerinin yol açtığı enflasyon yangınıyla, 1 Bulgar levası bile 8,50 TL’ye yükseldi. Türkiye, döviz yararı olmayan kendi vatandaşları haricinde, tüm dünya ülkelerinin vatandaşları için ucuz ve lüks ortasında yaşayabilecekleri bir ülke haline geldi.
‘İktidarın getirdiği dövizle ödeme yasağı, TL’yi prestijli ve kıymetli kılmaz’
Döviz üzerinden ya da dövize endeksli menkul varlıkların TL olarak ödenmesi zorunluluğunun getirilmesi yanında ihracatçıların terkin kapsamında yurt haricinde tutabileceği döviz meblağının 30 bin dolardan 15 bin dolara indirilmesi, iktidarın yaklaşan döviz ve kur krizi paniğiyle sermaye denetimlerine sürat verdiğini işaret ediyor!
Bu mecburî uygulamayla döviz üzerinden düzenlenen tüm menkul evraklarda ödemenin TL ile yapılması kuralı, faturasız satışlara, naylon fatura düzenlenmesine taban hazırlayarak, iktisatta kayıt dışılığı, vergi düşüşünü yaygınlaştıracak. İktidarın getirdiği dövizle ödeme yasağı ve TL ödeme mecburiyeti TL’yi prestijli, bedelli kılmaz. İktidar lakin enflasyonu düşürebilirse, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığını ciddiye alırsa, ekonomiyi öngörülebilir hale getirirse, inancı sağlayabilirse TL prestij kazanır.
‘Ülkeyi yönetenler, artık kendi ülkesine yabancılaştı’
Daima beka meselesinden kelam eden iktidar, konut alıp T.C. vatandaşı olan bir yabancının artık vatandaş olduğu için ülkemizde sınırsız biçimde taşınmaz, arsa, arazi vb. edinme imkânına sahip olmasının yaratacağı tehdit ve tehlikeye karşı aymazlık ortasında. İktidar, gayrimenkul bölümünü hizmet ihracı kapsamına alarak yurt haricinde konut, işyeri, arsa, arazi pazarlayanlara teşvik ve milyonlarca liralık devlet dayanağını yürürlüğe koydu!
AK Parti iktidarı, ülkeyi yönetenler, artık kendi ülkesine-vatandaşına- toprağına tümüyle yabancılaştı. Cebinde, banka hesabında dövizi, doları olan yabancılar, bu iktidarın gözünde kendi elleriyle fakirleştirdiği Türk vatandaşlarından epeyce daha değerli!
‘IMF raporundaki bilgiler Türkiye’nin G-20 sıralamasında 21’inci sıraya indiğini gösteriyor’
IMF ve Dünya Bankası, global iktisat ve ülke ekonomileri raporlarıyla dünya iktisadının büyüme iddialarını düşürürken, IMF Türkiye iktisadıyla ilgili büyüme beklentisini de aşağı çekti. IMF’nin Türkiye değerlendirmesinde bu yıl gerek ulusal gelirde gerekse kişi başı ulusal gelirde sert düşüşler olması bekleniyor. IMF raporundaki bilgiler Türkiye’nin G-20 sıralamasında 21’inci sıraya indiğini gösteriyor!
Türkiye’nin daima gerilediği ve GSYH’sinin düşüşe geçtiği bu altı yıllık periyodun dört yılı tek adam idaresi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) altında geçti. Bu da kelam konusu idare sisteminde uygulanan iktisat siyasetlerinin en başta iktisat olmak üzere her alanda Türkiye’yi ne kadar gerilettiğinin somutlaşmış halidir!
Tüketici İnanç Endeksi (TÜGE) Nisan ayı bilgileri, endeksin yayınlanmaya başladığı 2004 yılından bu yana 18 yılın en taban noktaya indiğini, toplumda, ailelerde, bireylerde hem bugün birebir vakitte gelecek 12 aya yönelik karamsarlık ve korkuların doruğa çıktığını ortaya koydu!
‘Haneler harcama yapmayı düşünemez durumda’
Gelecek 12 aya ait genel ekonomik durum beklentisindeki kötüleşme telaşa dönüşürken beşerler, haneler harcama yapmayı, bir şeyler satın almayı düşünemez durumda.
TÜGE sonuçları, Türkiye’yi, aileleri, bireyleri bu ruh halinden çıkartacak, umutları yeşertip besleyecek somut tahlillerle insanların önüne çıkmamız gerektiğini bize söylüyor. Toplumsal tahammülün hududa dayandığını bu tabloyu bilakis çevirecek adımların hızla atılması, tahlillerin süratle ortaya konulması gerektiği bildirisini veriyor.
‘Savaşın insani ve fiziki tahribatı yanında ekonomik tahribatı da süratle artıyor’
Rusya-Ukrayna savaşında 24 Nisan prestijiyle iki ay geride kaldı. Savaşın insani ve fiziki tahribatı yanında ekonomik tahribatı da süratle artıyor. Rusya harekâtın ikinci evresinin başladığını ve yeni maksatlarının Donbas ve Güney Ukrayna üzerinde tam denetimin sağlanması olduğunu deklare etti. Bunun manası Ukrayna’nın doğusunun ve güneyinin Rusya’nın denetimine alınması, bir etap daha sonra ilhak edilmesi ve Ukrayna’nın Karadeniz ile bağının koparılması!
Savaşın başından bu yana Ukrayna’dan göç edenlerin 12 milyona ulaşması, Avrupa açısından yeni bir mülteci dalgasının ekonomik faturasını da büyütüyor. Zelenskiy’in ayrıyeten batılı ülkelerden ayda 7 milyar dolar talep etmesi, ABD ve AB için Ukrayna’ya verdikleri dayanağın bedelinin giderek yükseleceğini ve bu milyarları ödemek zorunda kalacaklarını gösteriyor.
‘İktidar ABD çizgisine gerçek geçiş yapma hazırlığında’
Türkiye’nin davetiyle bir süre evvel yapılan Karadeniz’de Aktüel Gelişmeler toplantısına bölge ülkelerinin savunma bakanları katılırken, Rusya davet edilmedi. İktidarın Rusya’yı davet etmediği toplantıya, Ukrayna’yı davet etmesi, bunun yanı sıra Karadeniz’e kıyısı olmayan Polonya’nın da görüşmede yer alması dikkat alımlı. Kanımca iktidar etkin tarafsızlık siyasetinden ABD çizgisine gerçek geçiş yapma hazırlığında!
Türkiye’nin davetiyle yapılan bu Karadeniz toplantısı ABD’nin telkinleriyle gerçekleştirildi. İktidar, ABD ve Biden idaresiyle biraz daha yakınlaşabilmek için bu tertibi istekli bir biçimde hayata geçirdi. Rusya’nın buna reaksiyon vermemesi, sessiz kalmasına karşılık her vakit olduğu üzere bir süre daha sonra diğer bir yoldan memnuniyetsizliğini ve rahatsızlığını Türkiye’ye gösterecek atakları, adımları olacaktır.”
CHP Genel Lider Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık kıymetlendirme raporunu bugün yayınladı. Toprak’ın, değerlendirmeleri özetle şu biçimde:
“İktidarın 20 yıldır izlediği siyasetlerle yolsuzluklarla uğraş niyetinin olmadığı biliniyor. Bu siyasetler Türkiye’yi, devlet olarak yaralayan ve saygınlığını sarsan bir noktaya getirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Milletlerarası Narkotik ve Kara Para Raporu’nda Türkiye’nin ‘uyuşturucuda transit, kara parada merkez ülke’ olarak nitelendirilmesi AK Parti’nin ülkeyi getirdiği noktayı gösteriyor!
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın iki hafta evvel yayınladığı İnsan Hakları Raporu’nda Türkiye ile ilgili argüman ve tespitlerine reaksiyon gösteren ‘külliyen reddediyoruz’ diye açıklama yapan iktidarın, birebir ABD Dışişleri Bakanlığının kokain, kara para, sanal bahis, kumar ithamlarına, transit ve merkez ülke olarak nitelendirmesine sessiz kalması, BaFin’in açıklamalarına ve kara para argümanlarına iktidar ve Ziraat Bankası’ndan ses seda çıkmaması bu açıdan çok dikkat çekici!
‘Emeklinin bayram ikramiyesi taban fiyatın altında kalmayacak’
Emekliye Ramazan ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye programımızı kopyalayıp 1.000 TL ikramiyeye dönüştüren AK Parti, yüzde 61’e ulaşan enflasyona karşın emekliye artırım konusunu gündeme almadı. Kur Muhafazalı Mevduat (KKM) sahiplerine üç ayda 25 milyar TL ödeyen iktidar, 13 milyon emekliye yapılacak bayram ikramiyesi ödemesinin 25 milyar olduğunu, şayet artırım yapılırsa ‘hiperenflasyon’ yaşanacağını mazeret ediyor!
Her seferinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı frenleyen, çalışanların, emeklilerin daha uygun şartlarda enflasyon karşısında hayatını idame ettirebileceği gelire sahip bulunmasına set çeken Çalışma ve Toplumsal Güvenlik Bakanı servet sahiplerinin, varlıklıların koruyucusu ve hamisi olduğunu gösterdi. CHP ve paydaşlarının iktidarında çalışan, memur, personel, taban fiyatlı, emekli insanca yaşayacağı, enflasyon mağduru olmayacağı fiyatlara sahip olacak. En düşük emekli aylığı ve emeklinin bayram ikramiyesi taban fiyatın altında kalmayacak.
‘İktidar halkın sıhhati için yapılan salgın harcamalarından kurtulmak istiyor’
Sıhhat Bakanlığı’nın pandemi sona ermeden, hadiseler ve vefatlar devam ederken Sıhhat Uygulama Tebliği’nde değişikliğe giderek hastanelere yatanlar için pandemi bakım ve ağır bakım fiyat ödemelerini yürürlükten kaldırması, toplumsal devlet unsuruyla bağdaşmayan bir karardır. Dünya Sıhhat Örgütü (DSÖ) pandeminin bittiğini ilan etmedi. Anlaşılan iktidarın ivedisi var ve bir an evvelden halkın sıhhati için yapılan salgın harcamalarından kurtulmak istiyor!
İktidar, milyonlarca Suriyeliye verilen parasız sıhhat hizmeti için yüklü harcamalarla kaynakları tüketirken, faturayı kendi vatandaşına çıkartmaktadır. Daha evvel Suriyelilere harcanan milyar dolarları savunarak ‘bir daha harcarız’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde Suriyelileri ‘onurlu ve inançlı bir biçimde geri göndermekten’ kelam etmeye başladı. İktidar ittifakının küçük ortağı, sistemsiz göçün istila olduğunu, misafirliğin de bir hududu olması gerektiğini söylemeye başladı. Bizim yıllardır söylemiş olduğimiz noktaya geldiler ve yanlışlarını itiraf ettiler.
‘115 yıl çalışması gerekli’
İktidar, konut fiyat ve maliyet endeksindeki artış yüzde 90’ı aşarken T.C. vatandaşlığı için gayrimenkul alımı fiyatını, 250 bin dolardan 400 bin dolara yükseltti. Bir yabancının 400 bin dolara aldığı konutu taban fiyatlı bir Türk vatandaşının alabilmesi için, yemeden-içmeden yaklaşık 1400 ay fiyatını biriktirmesi ve bunun için de 115 yıl çalışması gerekli!
İktidarın TL’yi itibarsızlaştırıp, değersizleştiren faiz-kur siyasetlerinin yol açtığı enflasyon yangınıyla, 1 Bulgar levası bile 8,50 TL’ye yükseldi. Türkiye, döviz yararı olmayan kendi vatandaşları haricinde, tüm dünya ülkelerinin vatandaşları için ucuz ve lüks ortasında yaşayabilecekleri bir ülke haline geldi.
‘İktidarın getirdiği dövizle ödeme yasağı, TL’yi prestijli ve kıymetli kılmaz’
Döviz üzerinden ya da dövize endeksli menkul varlıkların TL olarak ödenmesi zorunluluğunun getirilmesi yanında ihracatçıların terkin kapsamında yurt haricinde tutabileceği döviz meblağının 30 bin dolardan 15 bin dolara indirilmesi, iktidarın yaklaşan döviz ve kur krizi paniğiyle sermaye denetimlerine sürat verdiğini işaret ediyor!
Bu mecburî uygulamayla döviz üzerinden düzenlenen tüm menkul evraklarda ödemenin TL ile yapılması kuralı, faturasız satışlara, naylon fatura düzenlenmesine taban hazırlayarak, iktisatta kayıt dışılığı, vergi düşüşünü yaygınlaştıracak. İktidarın getirdiği dövizle ödeme yasağı ve TL ödeme mecburiyeti TL’yi prestijli, bedelli kılmaz. İktidar lakin enflasyonu düşürebilirse, hukuk devleti ve yargı bağımsızlığını ciddiye alırsa, ekonomiyi öngörülebilir hale getirirse, inancı sağlayabilirse TL prestij kazanır.
‘Ülkeyi yönetenler, artık kendi ülkesine yabancılaştı’
Daima beka meselesinden kelam eden iktidar, konut alıp T.C. vatandaşı olan bir yabancının artık vatandaş olduğu için ülkemizde sınırsız biçimde taşınmaz, arsa, arazi vb. edinme imkânına sahip olmasının yaratacağı tehdit ve tehlikeye karşı aymazlık ortasında. İktidar, gayrimenkul bölümünü hizmet ihracı kapsamına alarak yurt haricinde konut, işyeri, arsa, arazi pazarlayanlara teşvik ve milyonlarca liralık devlet dayanağını yürürlüğe koydu!
AK Parti iktidarı, ülkeyi yönetenler, artık kendi ülkesine-vatandaşına- toprağına tümüyle yabancılaştı. Cebinde, banka hesabında dövizi, doları olan yabancılar, bu iktidarın gözünde kendi elleriyle fakirleştirdiği Türk vatandaşlarından epeyce daha değerli!
‘IMF raporundaki bilgiler Türkiye’nin G-20 sıralamasında 21’inci sıraya indiğini gösteriyor’
IMF ve Dünya Bankası, global iktisat ve ülke ekonomileri raporlarıyla dünya iktisadının büyüme iddialarını düşürürken, IMF Türkiye iktisadıyla ilgili büyüme beklentisini de aşağı çekti. IMF’nin Türkiye değerlendirmesinde bu yıl gerek ulusal gelirde gerekse kişi başı ulusal gelirde sert düşüşler olması bekleniyor. IMF raporundaki bilgiler Türkiye’nin G-20 sıralamasında 21’inci sıraya indiğini gösteriyor!
Türkiye’nin daima gerilediği ve GSYH’sinin düşüşe geçtiği bu altı yıllık periyodun dört yılı tek adam idaresi ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) altında geçti. Bu da kelam konusu idare sisteminde uygulanan iktisat siyasetlerinin en başta iktisat olmak üzere her alanda Türkiye’yi ne kadar gerilettiğinin somutlaşmış halidir!
Tüketici İnanç Endeksi (TÜGE) Nisan ayı bilgileri, endeksin yayınlanmaya başladığı 2004 yılından bu yana 18 yılın en taban noktaya indiğini, toplumda, ailelerde, bireylerde hem bugün birebir vakitte gelecek 12 aya yönelik karamsarlık ve korkuların doruğa çıktığını ortaya koydu!
‘Haneler harcama yapmayı düşünemez durumda’
Gelecek 12 aya ait genel ekonomik durum beklentisindeki kötüleşme telaşa dönüşürken beşerler, haneler harcama yapmayı, bir şeyler satın almayı düşünemez durumda.
TÜGE sonuçları, Türkiye’yi, aileleri, bireyleri bu ruh halinden çıkartacak, umutları yeşertip besleyecek somut tahlillerle insanların önüne çıkmamız gerektiğini bize söylüyor. Toplumsal tahammülün hududa dayandığını bu tabloyu bilakis çevirecek adımların hızla atılması, tahlillerin süratle ortaya konulması gerektiği bildirisini veriyor.
‘Savaşın insani ve fiziki tahribatı yanında ekonomik tahribatı da süratle artıyor’
Rusya-Ukrayna savaşında 24 Nisan prestijiyle iki ay geride kaldı. Savaşın insani ve fiziki tahribatı yanında ekonomik tahribatı da süratle artıyor. Rusya harekâtın ikinci evresinin başladığını ve yeni maksatlarının Donbas ve Güney Ukrayna üzerinde tam denetimin sağlanması olduğunu deklare etti. Bunun manası Ukrayna’nın doğusunun ve güneyinin Rusya’nın denetimine alınması, bir etap daha sonra ilhak edilmesi ve Ukrayna’nın Karadeniz ile bağının koparılması!
Savaşın başından bu yana Ukrayna’dan göç edenlerin 12 milyona ulaşması, Avrupa açısından yeni bir mülteci dalgasının ekonomik faturasını da büyütüyor. Zelenskiy’in ayrıyeten batılı ülkelerden ayda 7 milyar dolar talep etmesi, ABD ve AB için Ukrayna’ya verdikleri dayanağın bedelinin giderek yükseleceğini ve bu milyarları ödemek zorunda kalacaklarını gösteriyor.
‘İktidar ABD çizgisine gerçek geçiş yapma hazırlığında’
Türkiye’nin davetiyle bir süre evvel yapılan Karadeniz’de Aktüel Gelişmeler toplantısına bölge ülkelerinin savunma bakanları katılırken, Rusya davet edilmedi. İktidarın Rusya’yı davet etmediği toplantıya, Ukrayna’yı davet etmesi, bunun yanı sıra Karadeniz’e kıyısı olmayan Polonya’nın da görüşmede yer alması dikkat alımlı. Kanımca iktidar etkin tarafsızlık siyasetinden ABD çizgisine gerçek geçiş yapma hazırlığında!
Türkiye’nin davetiyle yapılan bu Karadeniz toplantısı ABD’nin telkinleriyle gerçekleştirildi. İktidar, ABD ve Biden idaresiyle biraz daha yakınlaşabilmek için bu tertibi istekli bir biçimde hayata geçirdi. Rusya’nın buna reaksiyon vermemesi, sessiz kalmasına karşılık her vakit olduğu üzere bir süre daha sonra diğer bir yoldan memnuniyetsizliğini ve rahatsızlığını Türkiye’ye gösterecek atakları, adımları olacaktır.”