Edimsel koşullanmanın kuramcısı kimdir ?

Ask

New member
**[color=Edimsel Koşullanma: Beynimizin “Evet, ben de bunu yaparım!” dediği anlar!]**

Hadi gelin, biraz kafamızı karıştıralım, hatta bir parça da eğlenelim! Hepimizin içindeki gizli bilim insanını ortaya çıkarmaya ne dersiniz? Bugün, oldukça eğlenceli ama bir o kadar da derin bir konuyu ele alıyoruz: **Edimsel koşullanma**. Ne mi? Hadi gelin, biraz daha açalım. Bu teoriyi zaten duymuş olabilirsiniz, ama asıl soru şu: Kim demişti bunu? Evet, evet! Bu terimi hayatımıza katan dahiyi biraz tanıyalım.

Tabii, önce erkekler ne der diye düşünüyorsunuz, “Bu Edimsel koşullanma nedir, nasıl işliyor, nasıl stratejik bir çözüm olabilir?” Erkeklerin çözüm odaklı bakış açısı, bu teorinin ne kadar faydalı olduğunu anlamak için her zaman işe yarar! İki adımda her şeyi çözerler, formülü bulurlar, teoriyi popülerleştirirler... Ama biraz da kadınların bakış açısına bakalım: "Hadi ama, daha önce yaşadığınız deneyimlerle birleştirip anlatmaya ne dersiniz?" Kadınların empatik bakış açıları, bizi derinlemesine düşündüren, insan odaklı yaklaşımlar sunar. Ne demiştik? Birlikte hem çözüm odaklı hem de insan odaklı yaklaşalım!

**[color=Edimsel Koşullanma Nedir?]**

Biraz kuru bilgiye girelim, ama merak etmeyin, sıkıcı olmayacak! **Edimsel koşullanma**, davranışlarımızın ödüller ve cezalarla şekillendiği bir öğrenme biçimidir. Bunu daha somut hale getirelim: diyelim ki, her gün ofiste patronunuz sizi küçük bir şekerle ödüllendiriyor. Zamanla, her toplantı sonrası o şekerle ödüllendirileceğinizi bildiğiniz için, toplantılara daha hevesli katılmaya başlarsınız. İşte bu, Edimsel Koşullanma'nın pratikteki hali!

Bunun kuramcısı, **B.F. Skinner** adında bir psikolog. Kendisi, davranışları şekillendiren dışsal etmenlerin önemini vurgulayan çok önemli bir figürdür. Şimdi, bir saniye durun! Belki de çoğunuz “Skinner kimdi ya? Bugüne kadar hiç duymadım!” diyorsunuz, ki bu oldukça normal. Ama Skinner’ın hayatta en büyük başarılarından biri, insanların motivasyonlarını ve öğrenme süreçlerini anlamamıza yardımcı olmasıydı.

**[color=Skinner’a Göz Atalım: Eğlenceli ve Bilimsel Bir Bakış Açısı]**

Skinner’a biraz daha yakından bakalım. Adam tam bir **davranışçı**. Hayatında hiçbir şekilde insan duygularına veya içsel düşüncelere yer yok. "Sadece gözlemler, sadece dışsal davranışlar!" derdi. Cidden, Skinner’ı biraz eğlenceli bir şekilde düşünürsek, o, bir tür "dış dünya CEO'su" gibiydi. İnsanların yaptığı şeylerin sadece sonuçlarına odaklanır, içsel dünyaya pek girmezdi. Ödül ve ceza ile ne kadar iyi sonuçlar elde edebileceğimizi anlamak adına, Skinner'in kutularında yaptığı deneylerle ün kazandı.

Düşünün ki, Skinner’ın deneylerinde, hayvanlara ödül vererek belirli davranışları öğrenmelerini sağlıyordu. Bu kutularda, örneğin bir tavşan tuşa basarsa, bir parça yiyecek alıyordu. Kulağa pek eğlenceli gelmiyor olabilir, ama bu, insanlara ve diğer hayvanlara nasıl öğreneceğimizi gösteriyor!

**[color=Skinner’ın Koşullanma Teorisinin Günlük Hayatımıza Etkisi]**

Peki, bu teori hayatımıza nasıl yansıyor? Şimdi gelirken kafanızda birkaç örnek yaratmaya çalışın. **Çalışan bir anne**, küçük çocuğunun davranışlarını kontrol etmek istiyor. Çocuğu odasını düzenli tutması için sürekli ona küçük ödüller veriyor. “Bir oyuncak alırsan, odanı temizlersen sana bir şeker veririm” gibi. Sonunda çocuk odasını düzenli tutmayı öğreniyor ve annesi de bu süreçte, çocuk odanın düzenli olduğunu görmekten memnuniyet duyuyor. Hem ödül hem de ceza, bu öğrenme sürecini şekillendiriyor.

Hadi şimdi biraz eğlenceli bir yönünden bakalım: Edimsel koşullanma sadece çocuklar için değil, **yetişkinler** için de geçerli! Peki ya sosyal medya? Her bir beğeni, her bir yeni takipçi, bir ödül değil mi? Yani, "like" almak da bir tür dışsal ödül. Aynı şekilde, fazla izlenen bir video da sizi ödüllendiriyor – ya da düşündüğünüzde aslında, bu ödüller de bizleri sürekli bir şeyler yapmaya itiyor, değil mi?

**[color=Kadınlar ve Erkekler Edimsel Koşullanma Hakkında Ne Düşünüyor?]**

İlk başta biraz erkeklerin bakış açısına göz atalım. Çoğu zaman, “ne kadar daha hızlı çözüm üretirsem, o kadar başarılı olurum” diyorlar. Bu durumda, ödüller ve cezalarla şekillenen davranışlar, çözümün anahtarı olabiliyor. Tıpkı bir iş yerinde stratejik davranışlar ve ödüllerle ilerlemek gibi. Erkekler bu konuda oldukça pratik. Ama kadınlar… onlar genellikle daha çok bağ kurmaya, ilişki odaklı çözümler aramaya meyillidir. Yani, sadece ödül veya ceza ile çözülmeyen, insanlar arası bir etkileşimde çok daha derin şeyler var!

Kadınlar, bu teoriyi bazen içsel bir şekilde de değerlendirir. Çünkü bir ilişkide, davranışların şekillenmesinde ödül ve ceza tek başına yeterli değildir. Empati, anlayış ve duygusal bağlar çok daha fazla rol oynar. Bu da bize gösteriyor ki, **“koşullanma” hem kişisel hem de sosyal düzeyde farklı dinamiklere sahip bir süreçtir**.

**[color=Sonuçta…]**

İster davranışçı bir bakış açısıyla bakın, ister empatik bir bakış açısıyla! Sonuçta, hayatımızda sürekli olarak bir koşullanma süreci içerisindeyiz. Skinner, tüm bu süreçleri bir kutu içinde sınırlasa da, bizler insanız; hepimizin içinde küçük ödüller ve cezalarla şekillenen bir öğrenme süreci var. Belki de en güzel yanı, bu teorinin insanı ve çevresini anlamamıza olanak tanımasıdır. Skinner’ın kutularına düşmeden, kendi hayatımızda birer **davranışsal bilim insanı** olabiliriz!

Peki ya siz, ödüllerle şekillenen davranışlar konusunda ne düşünüyorsunuz? Koşullanma, hayatınızı nasıl etkiliyor? Cevaplarınızı bekliyorum!
 
Üst