ahmetbeyler
Active member
Cezayir’in sömürge tarihine meydan okuyan sembolü: Cezayir Ulu Camii
Cami, Cezayirliler için ihtişamı ve görsel hoşluğunun yanı sıra ülkede Fransız sömürgesinin izlerini silmek ismine da birfazlaca manevi kıymeti barındırıyor.
Kentin sembolü Notre Dame D’Afrique Katedrali yerine Cezayir Ulu Camii oldu
Cami hakkında konuşan Cezayir Alimler Birliği Lideri Abdurrezzak Kasum, Cezayir Ulu Camii’nin biroldukça maddi ve manevi özelliği bir ortada bulundurduğunu söz etti.
Fransız kolonizasyonu devrinde, kente gelenlerin Cezayir’in başşehrine girerken birinci gördükleri yapıtın Notre Dame D’Afrique Katedrali olduğunu hatırlatan Kasum, Ulu Cami’nin inşasıyla birlikte bu özelliğin katedralden mescide geçtiğini söylemiş oldu.
Kasum, mescid için şu sözleri kullandı:
“Bizim halk içinde söylemiş olduğimiz tabirdeki üzere ‘yüzde asılı olan bir nişan’ üzere. Hem formu bakımdan birebir vakitte manevi açıdan. Öncelikle bina edildiği yer açısından cami, büyük yapısı ve devasa minaresiyle Cezayir’e kentin her tarafından giriş yapan konukları birinci karşılayan yapı pozisyonunda.”
Bağımsızlıktan daha sonra bölgenin ismi “Muhammediye” oldu
Manevi istikametten caminin Cezayir’in Müslüman bir halk olduğunu bir daha dünyaya gösterdiğini vurgulayan Kasum, caminin bulunduğu bölgenin Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlığını kazanmadan evvel Fransız Kardinal Charles Lavigerie’ye ithafen “Lavigerie” ismiyle anıldığını söylemiş oldu.
Kardinal Lavigerie’nin sömürge periyodunda caminin inşa edildiği bölgede misyonerlik faaliyetleri sürdüren bir kuruluşun başında olduğunu kaydeden Kasum, merkezin vazifesinin “maddi durumu uygun olmayan ailelerin küçük yaşlarındaki çocuklarını ailelerinden kopararak, kendi dinlerini öğretmeleri” olduğunu söz etti.
Bu durumun bağımsızlığın kazanılmasından daha sonra değiştiğini lisana getiren Kasum, bölgenin isminin bağımsızlıktan daha sonra Allah’ın resulü Hazreti Muhammed’e atfen “Muhammediye” biçiminde değiştirildiğini aktardı.
Yalnızca ibadet yeri değil beraberinde bir toplumsal ömür alanı
Cami ziyaretçilerinden Reşit Hamudi de Ulu Cami’nin yalnızca bir ibadet yeri olmadığını, içerisindeki bahçeler ve geniş avlusuyla ailesiyle geldiğinde vakit geçirebildiği bir toplumsal hayat alanı olduğunu belirtti.
Hamudi, “Hafta sonları kesinlikle çocuklarımla birlikte camiyi ziyarete geliyorum. Ben ibadetimi yaparken, çocuklarım da içeride dolaşıyor, oyun oynuyor.” diye konuştu.
Cezayir Ulu Camii’nin özellikleri
Başşehir Cezayir’in kıyı kısmında yer alan Muhammediye bölgesinde 2012 yılında üretimine başlanan cami, 2020 yılında inşası tamamlanarak ibadete açıldı.
Cami, açılışının akabinde Fas’ın Kazablanka kentindeki 2. Hasan Cami’sini geçerek Afrika’nın en büyük mescidi unvanını aldı.
Cezayir Ulu Camii ayrıyeten dünyada Suudi Arabistan’daki Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den daha sonraki en büyük cami.
Öte yandan cami, 265 metre ile dünyanın en uzun minaresine sahip. 120 bin kişilik kapasiteye sahip Cezayir Ulu Camii, içerisinde kütüphane, konferans salonu, İslam tarihi müzesi ve bilimsel araştırma merkezini de barındırıyor.
Cami, Cezayirliler için ihtişamı ve görsel hoşluğunun yanı sıra ülkede Fransız sömürgesinin izlerini silmek ismine da birfazlaca manevi kıymeti barındırıyor.
Kentin sembolü Notre Dame D’Afrique Katedrali yerine Cezayir Ulu Camii oldu
Cami hakkında konuşan Cezayir Alimler Birliği Lideri Abdurrezzak Kasum, Cezayir Ulu Camii’nin biroldukça maddi ve manevi özelliği bir ortada bulundurduğunu söz etti.
Fransız kolonizasyonu devrinde, kente gelenlerin Cezayir’in başşehrine girerken birinci gördükleri yapıtın Notre Dame D’Afrique Katedrali olduğunu hatırlatan Kasum, Ulu Cami’nin inşasıyla birlikte bu özelliğin katedralden mescide geçtiğini söylemiş oldu.
Kasum, mescid için şu sözleri kullandı:
“Bizim halk içinde söylemiş olduğimiz tabirdeki üzere ‘yüzde asılı olan bir nişan’ üzere. Hem formu bakımdan birebir vakitte manevi açıdan. Öncelikle bina edildiği yer açısından cami, büyük yapısı ve devasa minaresiyle Cezayir’e kentin her tarafından giriş yapan konukları birinci karşılayan yapı pozisyonunda.”
Bağımsızlıktan daha sonra bölgenin ismi “Muhammediye” oldu
Manevi istikametten caminin Cezayir’in Müslüman bir halk olduğunu bir daha dünyaya gösterdiğini vurgulayan Kasum, caminin bulunduğu bölgenin Cezayir’in Fransa’dan bağımsızlığını kazanmadan evvel Fransız Kardinal Charles Lavigerie’ye ithafen “Lavigerie” ismiyle anıldığını söylemiş oldu.
Kardinal Lavigerie’nin sömürge periyodunda caminin inşa edildiği bölgede misyonerlik faaliyetleri sürdüren bir kuruluşun başında olduğunu kaydeden Kasum, merkezin vazifesinin “maddi durumu uygun olmayan ailelerin küçük yaşlarındaki çocuklarını ailelerinden kopararak, kendi dinlerini öğretmeleri” olduğunu söz etti.
Bu durumun bağımsızlığın kazanılmasından daha sonra değiştiğini lisana getiren Kasum, bölgenin isminin bağımsızlıktan daha sonra Allah’ın resulü Hazreti Muhammed’e atfen “Muhammediye” biçiminde değiştirildiğini aktardı.
Yalnızca ibadet yeri değil beraberinde bir toplumsal ömür alanı
Cami ziyaretçilerinden Reşit Hamudi de Ulu Cami’nin yalnızca bir ibadet yeri olmadığını, içerisindeki bahçeler ve geniş avlusuyla ailesiyle geldiğinde vakit geçirebildiği bir toplumsal hayat alanı olduğunu belirtti.
Hamudi, “Hafta sonları kesinlikle çocuklarımla birlikte camiyi ziyarete geliyorum. Ben ibadetimi yaparken, çocuklarım da içeride dolaşıyor, oyun oynuyor.” diye konuştu.
Cezayir Ulu Camii’nin özellikleri
Başşehir Cezayir’in kıyı kısmında yer alan Muhammediye bölgesinde 2012 yılında üretimine başlanan cami, 2020 yılında inşası tamamlanarak ibadete açıldı.
Cami, açılışının akabinde Fas’ın Kazablanka kentindeki 2. Hasan Cami’sini geçerek Afrika’nın en büyük mescidi unvanını aldı.
Cezayir Ulu Camii ayrıyeten dünyada Suudi Arabistan’daki Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi’den daha sonraki en büyük cami.
Öte yandan cami, 265 metre ile dünyanın en uzun minaresine sahip. 120 bin kişilik kapasiteye sahip Cezayir Ulu Camii, içerisinde kütüphane, konferans salonu, İslam tarihi müzesi ve bilimsel araştırma merkezini de barındırıyor.