Prof. Dr. Melih Bulu’nun 2 Ocak 2021’de Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanmasıyla başlayan, akabinde Prof. Dr. Naci İnci’nin bakılırsave getirilmesiyle kesintisiz devam eden protestolar sırasında öğrenciler, 22 Ekim 2021 tarihinde üniversitenin Güney Kampüsü’nde, ‘direniş çadırı’ kurdu. Bu sırada öğrencilere müdahale eden polis 45 kişiyi gözaltına almıştı.
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede öğrencilerin, “kanuna alışılmamış toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara karşın resen dağılmama” kabahatinden 6 aydan 3 yıla kadar mahpusu istenmişti.
Öğrenciler bugün İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Duruşmaya 43 sanık ve avukatları katıldı. Kimlik tespitinin akabinde sanıklar ve avukatlar savunma yaptı.
Sanıklar darp edilerek zıt kelepçeyle gözaltına alındıklarını, bedenlerinde morluklar oluştuğunu ve polisin kendilerine polisin, “İster isteğinizle isterseniz zorla, her türlü gözaltına alacağız” söylemiş olduğini belirttiler.
“BİR ANDA GÖZALTINA ALINDIM”
Sanık Berkay Yamaner, mahkemedeki savunmasında, “Güneşli bir gündü. İddianamede üstüm çıplak bisiklet sürdüğüm yazıyor. Evet yanlışsız, bisikletimle geziyordum. Bir baktım polis yerleşkeye girmiş ve etrafımızı sarmış. Bir anda gözaltına alındım, darp edildim” dedi.
Sanıklardan Beyza Güzelbaba ise “O gün polis bizi ablukaya almıştı. Bize çıkmamız için bir koridor oluşturduklarını söylemiş olduler. O koridordan geçerken gözaltına alındık” diye konuştu.
“KELEPÇE O KADAR SIKIYDI Kİ PARMAĞIMI HİSSETMİYORDUM”
Erdoğan Turgut Kartal da mahkemede, “Polis bir ihtar yapmadı, toplanma görür görmez bakmaya gittim. Etrafımız sarıldı. Polis ‘Hepinizi alacağız’ diye tehdit ederek bizi gözaltına aldı. Ellerime 2 kelepçe taktılar. O kadar sıktılar ki kelepçenin birini kesmek zorunda kaldılar. Baş parmağımı hissetmiyordum” dedi.
“POLİS, ‘SİZİ ASLINDA GASİLHANEYE GÖTÜRMEK LAZIM’ DEDİ”
Sanıklardan biri polisin kendilerine “Sizi aslında gasilhaneye götürmek lazım” söylemiş olduğini söylemiş oldu.
Sanık avukatları müvekkilleri hakkında beraat sonucu verilmesini talep etti.
DURUŞMA 21 EKİM’E ERTELENDİ
Mahkeme, beraat taleplerinin metot ve yasaya uygun olmadığı nedeni öne sürülerek reddine ve eksikliklerin giderilmesine karar vererek duruşmayı 21 Ekim 2022 tarihine erteledi.
Duruşma öncesinde Çağlayan Adliyesi’nin önünde açıklama yapan öğrenciler, yargılanan arkadaşlarının yanlarında olduklarını belirterek şunları söylemiş oldu:
“KAYYUM, TAHLİLİ POLİSİ YERLEŞKEYE İNDİRMEKTE BULDU”
Saray, kendine bayrak yaptığı biat külçeşidinin başat sembolü olan kayyumlara karşı Boğaziçi Üniversitesi’nden yükselen isyanı bastırmak için her yolu denedi. Arkadaşlarımızı tutuklatmaktan kampüsümüzü polis ablukasına aldırmaya, yurtlara turnike koydurmaktan özel güvenlik üniteleriyle öğrencileri her fırsatta rastgele bir sebepten taciz ettirmeye; egemenlerin her talimatı kayyumlar tarafınca harfiyen yerine getirildi. Direncimizi kırmak ve sesimizi kesmek için 22 Ekim gününün öğlen saatlerinde direnişimizin sembollerinden olan çadıra saldırıldı. Beklemediği bir inatla karşılaşan kayyum, tahlili bir daha buyrukları uygulamakta ve polisi yerleşkeye indirmekte buldu.
“MELİH’İ GÖNDERDİĞİMİZ ÜZERE NACİ’Yİ DE GÖNDERECEĞİZ”
Direnişimizden o derece korktular ki ocak ayına kadar o gün Güney Meydan’da olan herkese tek tek soruşturma açmakla, davalar açmakla uğraştılar. Melih’i gönderdiğimiz üzere Naci’yi de göndereceğiz, bileşenler seçimini gerçekleştirerek kayyumları üniversiteden temelli defedeceğiz. Taleplerimiz alana kadar; kelam, yetki, karar üniversite bileşenlerinin olana kadar direneceğiz.
“1 MAYIS’A DA TAŞIYACAĞIZ”
Direnişimizi, ısrarımızı birçok meydanlara taşıdığımız üzere 1 Mayıs’a da taşıyacağız. Boğaziçi Direnişi’ni bir adım daha öteye taşımak için burada yinedan bütün direnenleri 1 Mayıs’ta sesimizi daha kuvvetli bir biçimde duyurmaya çağırıyoruz.”
Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede öğrencilerin, “kanuna alışılmamış toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara karşın resen dağılmama” kabahatinden 6 aydan 3 yıla kadar mahpusu istenmişti.
Öğrenciler bugün İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı. Duruşmaya 43 sanık ve avukatları katıldı. Kimlik tespitinin akabinde sanıklar ve avukatlar savunma yaptı.
Sanıklar darp edilerek zıt kelepçeyle gözaltına alındıklarını, bedenlerinde morluklar oluştuğunu ve polisin kendilerine polisin, “İster isteğinizle isterseniz zorla, her türlü gözaltına alacağız” söylemiş olduğini belirttiler.
“BİR ANDA GÖZALTINA ALINDIM”
Sanık Berkay Yamaner, mahkemedeki savunmasında, “Güneşli bir gündü. İddianamede üstüm çıplak bisiklet sürdüğüm yazıyor. Evet yanlışsız, bisikletimle geziyordum. Bir baktım polis yerleşkeye girmiş ve etrafımızı sarmış. Bir anda gözaltına alındım, darp edildim” dedi.
Sanıklardan Beyza Güzelbaba ise “O gün polis bizi ablukaya almıştı. Bize çıkmamız için bir koridor oluşturduklarını söylemiş olduler. O koridordan geçerken gözaltına alındık” diye konuştu.
“KELEPÇE O KADAR SIKIYDI Kİ PARMAĞIMI HİSSETMİYORDUM”
Erdoğan Turgut Kartal da mahkemede, “Polis bir ihtar yapmadı, toplanma görür görmez bakmaya gittim. Etrafımız sarıldı. Polis ‘Hepinizi alacağız’ diye tehdit ederek bizi gözaltına aldı. Ellerime 2 kelepçe taktılar. O kadar sıktılar ki kelepçenin birini kesmek zorunda kaldılar. Baş parmağımı hissetmiyordum” dedi.
“POLİS, ‘SİZİ ASLINDA GASİLHANEYE GÖTÜRMEK LAZIM’ DEDİ”
Sanıklardan biri polisin kendilerine “Sizi aslında gasilhaneye götürmek lazım” söylemiş olduğini söylemiş oldu.
Sanık avukatları müvekkilleri hakkında beraat sonucu verilmesini talep etti.
DURUŞMA 21 EKİM’E ERTELENDİ
Mahkeme, beraat taleplerinin metot ve yasaya uygun olmadığı nedeni öne sürülerek reddine ve eksikliklerin giderilmesine karar vererek duruşmayı 21 Ekim 2022 tarihine erteledi.
Duruşma öncesinde Çağlayan Adliyesi’nin önünde açıklama yapan öğrenciler, yargılanan arkadaşlarının yanlarında olduklarını belirterek şunları söylemiş oldu:
“KAYYUM, TAHLİLİ POLİSİ YERLEŞKEYE İNDİRMEKTE BULDU”
Saray, kendine bayrak yaptığı biat külçeşidinin başat sembolü olan kayyumlara karşı Boğaziçi Üniversitesi’nden yükselen isyanı bastırmak için her yolu denedi. Arkadaşlarımızı tutuklatmaktan kampüsümüzü polis ablukasına aldırmaya, yurtlara turnike koydurmaktan özel güvenlik üniteleriyle öğrencileri her fırsatta rastgele bir sebepten taciz ettirmeye; egemenlerin her talimatı kayyumlar tarafınca harfiyen yerine getirildi. Direncimizi kırmak ve sesimizi kesmek için 22 Ekim gününün öğlen saatlerinde direnişimizin sembollerinden olan çadıra saldırıldı. Beklemediği bir inatla karşılaşan kayyum, tahlili bir daha buyrukları uygulamakta ve polisi yerleşkeye indirmekte buldu.
“MELİH’İ GÖNDERDİĞİMİZ ÜZERE NACİ’Yİ DE GÖNDERECEĞİZ”
Direnişimizden o derece korktular ki ocak ayına kadar o gün Güney Meydan’da olan herkese tek tek soruşturma açmakla, davalar açmakla uğraştılar. Melih’i gönderdiğimiz üzere Naci’yi de göndereceğiz, bileşenler seçimini gerçekleştirerek kayyumları üniversiteden temelli defedeceğiz. Taleplerimiz alana kadar; kelam, yetki, karar üniversite bileşenlerinin olana kadar direneceğiz.
“1 MAYIS’A DA TAŞIYACAĞIZ”
Direnişimizi, ısrarımızı birçok meydanlara taşıdığımız üzere 1 Mayıs’a da taşıyacağız. Boğaziçi Direnişi’ni bir adım daha öteye taşımak için burada yinedan bütün direnenleri 1 Mayıs’ta sesimizi daha kuvvetli bir biçimde duyurmaya çağırıyoruz.”