Biden’ın anı: Amerika’nın dünyadaki rolüne güvenen bir başkan

Anje

Global Mod
Global Mod
Başkan Biden, tarihe İkinci Dünya Savaşı sırasında doğan ve Soğuk Savaş’tan beslenen Amerikan gücü görüşüyle şekillenen son Amerikan başkanı olarak geçebilir. Bugün dünya sahnesinde başka hiçbir lider, 50 yıl önce Golda Meir’le İsrail başbakanlığının ofisinde oturmuş ya da Mikhail Gorbaçov’la Sovyet nükleer silahlarının imhasını tartışmış olmakla övünemez.

Bu nedenle, Bay Biden’ın ABD’yi de dahil etmeyi seçtiği ikiz savaşların (nükleer silahlı bir işgalciyi püskürtme girişiminde Ukrayna’yı savunmak ve şimdi İsrail’in Hamas’ın liderliğini yok etmesine yardım etme sözü vermek) bir tutkuyu ifade etmesi belki de sürpriz değil. Başkan’ın genellikle düz ve dolambaçlı konuşmalarında genellikle eksik olan duygu ve netlik.

Perşembe akşamı Bay Biden, Oval Ofis’teki konuşmasında iki kavgayı özetlediğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir V. Putin ve Hamas’ın “farklı tehditler oluşturduğunu”, “her ikisinin de komşu demokrasiyi tamamen yok etmek istediğini” ilan ettiğinde çınladı. ”

Konuşma boyunca iki kriz arasında gidip gelen Sayın Biden, Amerika’nın her iki çatışmada da ayağa kalkmaması halinde sonucun “daha fazla kaos, ölüm ve daha fazla yıkım” olacağını savundu. Bu iddia, kendisinin tüm siyasi kariyeri boyunca eğitim aldığı bu anın bu olduğuna dair kesinliğini yansıtıyor; yaşı sorulduğunda sıklıkla dile getirdiği bir nokta bu.

Onun misyon duygusu, 80 yaşındayken neden son sekiz ayı aktif savaşların ortasında iki ülkeyi ziyaret ederek geçirdiğini açıklıyor. Ancak aynı zamanda, Amerikan birliklerini her iki çatışmanın dışında tutmaya dikkat ederken, aynı zamanda kamusal kucaklaşmalarını Amerikan müttefiklerine yönelik özel uyarılarla birleştirdi – şu ana kadar. Bölünmüş, gerileyen bir güç olduğu yönündeki eleştirilere rağmen, ABD’nin öngörülemez bir kaos dünyasında olayları şekillendirebilecek tek ulus olmaya devam ettiğini kanıtlamaya kararlı görünüyor.

Tarihçi ve “Savaşın Başkanları” kitabının yazarı Michael Beschloss, “Başkanlar doğru ruh haline girdiklerinde bunu genellikle görüyor ve duyuyorsunuz ve son birkaç haftada da bunu gördünüz ve duydunuz” dedi. “Savaşın Başkanları”nın tarihi Sayın Biden’ın selefleri küresel çatışmaların içine girerken bazılarından kaçındılar ve bazen kararlarından pişmanlık duydular.

Ancak Bay Biden’ın Amerikan halkını yanına alıp alamayacağı, başkanlığının herhangi bir döneminde olduğundan daha belirsiz bir soru ve Oval Ofis konuşmasının arka planını oluşturdu.

Anketler, giderek artan sayıda Amerikalının, Bay Biden’ın Amerika’nın özü olarak adlandırdığı mevcut düzen ve kuralların savunucusu rolünden memnun olmadığını gösteriyor. Büyüdüğü nesilde Perşembe günü yaptığı, “Amerikan liderliğinin dünyayı bir arada tuttuğu” yönündeki beyanı tartışmasız olurdu. Bugün bu, onun “Amerikan ittifakları bizi, Amerika’yı korur” şeklindeki ısrarıyla birlikte, merkezi bir tartışma noktasıdır.

Sayın Biden’a göre dünyanın geri kalanı Hamas’ı devirmekten ve Rusya’yı etkisiz hale getirmekten çekinirse demokratik düzen riske girecek. Ancak bunu şimdi yapmanın Bay Putin’in Ukrayna’da kusurlu bir demokrasiyi devirmek ve Büyük Petro’nun Rus imparatorluğunu yeniden kurmak için bir saldırı girişiminde bulunduğu Şubat 2022’ye göre çok daha zor olduğunu düşünüyor.

Demokratları ve Cumhuriyetçileri birleştiren birkaç sorundan biri olan Ukrayna’ya ilk başta verilen ezici destek açıkça sarsıcı ve Cumhuriyetçi Parti’nin giderek artan bir kısmı bunun Amerika’nın savaşı olmadığını savunuyor. Donbass’taki angarya ve Putin’in, Amerika’nın eski Başkan Donald J. Trump’ı mı, yoksa savaşa karşı benzer antipatiye sahip birini mi seçeceğini görmek için beklediği uzun çatışma ihtimali, tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor.
 
Üst