ahmetbeyler
Active member
Hürriyet müellifi Hande Fırat’a konuşan Bozdağ, bayan cinayetleri konusunda şunları kaydetti:
“Son yaptığımız düzenlemede cinayete muhatap bayansa ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası veriliyor. Bundan daha ağır bir ceza bizim hukukumuzda yok. Bayana karşı cinsel akında infaz ve ceza ölçülerini da artırdık. Darbın cezasını da artırdık. Katalog içine de koyduk. Bayanlara karşı işlenen kabahatlerde ne kadar ceza var ise hepsini biz artırdık.
Ceza artırmakla da bu işin üstesinden gelinemiyor. Önleyici hukuk önlemlerine gereksinimimiz var. Herkes üzerine düşeni yapsın diyoruz ancak bunlarla ilgili kısımda tahminen bir hareket planı çerçevesinde hareket etmekte yarar var. Önleyici hukuk evvel meskende devreye girer. Çocuğu yetiştiren anne-baba, daha sonra okulda, üniversitede, işyerinde… Toplum olarak bir seferberliğe gereksinimimiz var. Yalnızca mahkemeye bırakırsak, mahkeme bayan şiddetin mağduru olduktan daha sonra devreye giriyor. Herkes birinci derecede kendisini görevli gördüğünde bu işin üstesinden gelebiliriz. Aksi takdirde yalnızca polise, hâkime, savcıya bu iş bıraktığımızda, bu işi çözemediğimiz epey açık.”
Yaşam tazına müdahale tartışmaları
Bozdağ, hayat stiline müdahale tartışmaları hakkında da şunları kaydetti:
“Ceza kanunlarında ömür üslubuna müdahaleyi birinci kere biz kabahat haline getirdik. Hayat biçimi tercihlerini değiştirmeye cebir şiddetle zorlama ve müdahale, çalışma hakkını, eğitim-öğretim hakkına mani olmak isteyenler cezai yaptırımla karşı karşıya kalırlar. Hepsi hata, hepsinin cezası mahpus. Biz ayrımcılığı kabahat haline getirdik. Kapsamı da genişlettik. Hiç kimse söyleyemez. Birinin eteğine karıştılar, birinin içkisine karıştılar, birinin ömür biçimine müdahale ettiler. Kimse diyemez. Vatandaşlar içinde bu biçimde olaylar çıktığında da onu himaye ettiniz diyemezler. Yasa herkes için geçerli. Biz birini koruyan bir yasa getirmedik ki, herkes için yasa getirdik. Biz 20 yıldır iktidardayız. Ömür şekline müdahale oluyor deniyor, aslında hayat biçimine müdahaleyi kabahat yapan biziz. Bireylerin bu tercihlerine karşı harekette bulunan herkes cezai müeyyide ile karşılaşıyor.”
“Son yaptığımız düzenlemede cinayete muhatap bayansa ağırlaştırılmış müebbet mahpus cezası veriliyor. Bundan daha ağır bir ceza bizim hukukumuzda yok. Bayana karşı cinsel akında infaz ve ceza ölçülerini da artırdık. Darbın cezasını da artırdık. Katalog içine de koyduk. Bayanlara karşı işlenen kabahatlerde ne kadar ceza var ise hepsini biz artırdık.
Ceza artırmakla da bu işin üstesinden gelinemiyor. Önleyici hukuk önlemlerine gereksinimimiz var. Herkes üzerine düşeni yapsın diyoruz ancak bunlarla ilgili kısımda tahminen bir hareket planı çerçevesinde hareket etmekte yarar var. Önleyici hukuk evvel meskende devreye girer. Çocuğu yetiştiren anne-baba, daha sonra okulda, üniversitede, işyerinde… Toplum olarak bir seferberliğe gereksinimimiz var. Yalnızca mahkemeye bırakırsak, mahkeme bayan şiddetin mağduru olduktan daha sonra devreye giriyor. Herkes birinci derecede kendisini görevli gördüğünde bu işin üstesinden gelebiliriz. Aksi takdirde yalnızca polise, hâkime, savcıya bu iş bıraktığımızda, bu işi çözemediğimiz epey açık.”
Yaşam tazına müdahale tartışmaları
Bozdağ, hayat stiline müdahale tartışmaları hakkında da şunları kaydetti:
“Ceza kanunlarında ömür üslubuna müdahaleyi birinci kere biz kabahat haline getirdik. Hayat biçimi tercihlerini değiştirmeye cebir şiddetle zorlama ve müdahale, çalışma hakkını, eğitim-öğretim hakkına mani olmak isteyenler cezai yaptırımla karşı karşıya kalırlar. Hepsi hata, hepsinin cezası mahpus. Biz ayrımcılığı kabahat haline getirdik. Kapsamı da genişlettik. Hiç kimse söyleyemez. Birinin eteğine karıştılar, birinin içkisine karıştılar, birinin ömür biçimine müdahale ettiler. Kimse diyemez. Vatandaşlar içinde bu biçimde olaylar çıktığında da onu himaye ettiniz diyemezler. Yasa herkes için geçerli. Biz birini koruyan bir yasa getirmedik ki, herkes için yasa getirdik. Biz 20 yıldır iktidardayız. Ömür şekline müdahale oluyor deniyor, aslında hayat biçimine müdahaleyi kabahat yapan biziz. Bireylerin bu tercihlerine karşı harekette bulunan herkes cezai müeyyide ile karşılaşıyor.”