ahmetbeyler
Active member
Enflasyonun fahiş artışıyla birlikte sonu gelmeyen artırımlar, vatandaşın boğazını hiç olmadığı kadar sıkıyor. Derin Yoksulluk Ağı’nın bahse ait raporuna bakılırsa son bir yıl ortasında para ve öteki kaynakların yetersizliği sebebi ile kâfi besin bulamayacağı korkusu taşıyan bireylerin sıklığı yüzde 23.4, karnı aç bulunmasına karşın yemek yiyemeyenlerin sıklığı ise yüzde 8.4 olarak belirlendi.
Ayrıca raporda çocuk açlığına ait “5 yaş altı çocuk ölümlerinin neredeyse yarısı yetersiz beslenme kaynaklı. Yetersiz beslenme çocukların bağışıklık sistemini zayıflatarak doğal enfeksiyonlar sebebiyle hayatlarını kaybetmelerine yol açar” sözlerine yer verildi.
‘Çocuk muhafaza sistemi yetemiyor’
Sözcü’nün haberine bakılırsa; Derin Yoksulluk Ağı’ndan Selen Yüksel, Elif Nur’un mevtinde de ihmallerin olduğuna dikkat çekerek, “Nur Elif’in mevti, yalnızca çocuk yoksulluğunun değil çocuk muhafaza sisteminin de yetemediğinin bir göstergesi. Çocuğun gereksinimlerinin karşılanamadığı; korunma, beslenme, gelişim haklarının ihlal edildiği ve hepsinin bir kararı olarak ömür hakkının da ihlal edildiği bir olay” diye konuştu.
Yüksel, yoksulluk ve çocuk açlığı tablosunu şöyleki yorumladı:
“Yeterli beslenme yalnızca aç kalmamak değil, çocuğun muhtaçlığına uygun istikrarlı ve inançlı besine ulaşabilmesi manasına geliyor. ötürüsıyla aç kalmamak beslenebiliyor olmak manasına gelmiyor. Kâfi ve inançlı besine erişmek pandeminin ekonomik yükünün üzerine eklenen ekonomik kriz ve enflasyonla güzelce güçleşti. Birfazlaca çocuk; yetersiz beslenme sebepli hastalıklar, gelişim bozukluklarına karşı risk altında. Son yaşanan kayıp, çocuk yoksulluğunu, çocuk hakları ve çocuk muhafazadan bağımsız düşünemeyeceğimizi de gösteriyor.”
‘Tuvaletten su içiyorlar’
Çocuklar sırf meskende değil okulda da kâfi ve sağlıklı beslenemiyor. Oluşan yoksulluk tablosu ve geçim meşakkati öğrencilerin beslenme çantalarına da yansırken, Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Lideri Ömer Yılmaz, dezavantajlı bölgelerde okullarda yemek programları uygulanması gerektiğini vurguladı.
Yılmaz, “Açlık sonu altında kalan çocukların eğitimden kopmaması için kesinlikle eğitim dayanağı alması gerekiyor. Ailelerin çocuklarına koyduğu beslenme çantalarının niteliği düştü. Bu durum çocukların akademik ömrünü da epey etkiliyor” dedi. Okullardaki su sıkıntısına da dikkat çeken Yılmaz, “Çocukların suya erişime de güç, fiyalar kantinlerde değerli. Lisedeki öğrencinin cebinde parası yoksa tuvaletten içmek zorunda kalıyor. Bu bahiste veliler de karar alıcılara karşı baskı yapmalı” tabirlerini kullandı.
Ayrıca raporda çocuk açlığına ait “5 yaş altı çocuk ölümlerinin neredeyse yarısı yetersiz beslenme kaynaklı. Yetersiz beslenme çocukların bağışıklık sistemini zayıflatarak doğal enfeksiyonlar sebebiyle hayatlarını kaybetmelerine yol açar” sözlerine yer verildi.
‘Çocuk muhafaza sistemi yetemiyor’
Sözcü’nün haberine bakılırsa; Derin Yoksulluk Ağı’ndan Selen Yüksel, Elif Nur’un mevtinde de ihmallerin olduğuna dikkat çekerek, “Nur Elif’in mevti, yalnızca çocuk yoksulluğunun değil çocuk muhafaza sisteminin de yetemediğinin bir göstergesi. Çocuğun gereksinimlerinin karşılanamadığı; korunma, beslenme, gelişim haklarının ihlal edildiği ve hepsinin bir kararı olarak ömür hakkının da ihlal edildiği bir olay” diye konuştu.
Yüksel, yoksulluk ve çocuk açlığı tablosunu şöyleki yorumladı:
“Yeterli beslenme yalnızca aç kalmamak değil, çocuğun muhtaçlığına uygun istikrarlı ve inançlı besine ulaşabilmesi manasına geliyor. ötürüsıyla aç kalmamak beslenebiliyor olmak manasına gelmiyor. Kâfi ve inançlı besine erişmek pandeminin ekonomik yükünün üzerine eklenen ekonomik kriz ve enflasyonla güzelce güçleşti. Birfazlaca çocuk; yetersiz beslenme sebepli hastalıklar, gelişim bozukluklarına karşı risk altında. Son yaşanan kayıp, çocuk yoksulluğunu, çocuk hakları ve çocuk muhafazadan bağımsız düşünemeyeceğimizi de gösteriyor.”
‘Tuvaletten su içiyorlar’
Çocuklar sırf meskende değil okulda da kâfi ve sağlıklı beslenemiyor. Oluşan yoksulluk tablosu ve geçim meşakkati öğrencilerin beslenme çantalarına da yansırken, Öğrenci Veli Derneği (Veli-Der) Lideri Ömer Yılmaz, dezavantajlı bölgelerde okullarda yemek programları uygulanması gerektiğini vurguladı.
Yılmaz, “Açlık sonu altında kalan çocukların eğitimden kopmaması için kesinlikle eğitim dayanağı alması gerekiyor. Ailelerin çocuklarına koyduğu beslenme çantalarının niteliği düştü. Bu durum çocukların akademik ömrünü da epey etkiliyor” dedi. Okullardaki su sıkıntısına da dikkat çeken Yılmaz, “Çocukların suya erişime de güç, fiyalar kantinlerde değerli. Lisedeki öğrencinin cebinde parası yoksa tuvaletten içmek zorunda kalıyor. Bu bahiste veliler de karar alıcılara karşı baskı yapmalı” tabirlerini kullandı.